9 Kasım 2013 Cumartesi

Kozmetik Dolgu Maddeleri

Kozmetik Dolgu Maddeleri

Ciltte  güneş ışınlarının olumsuz etkilerine, yaşlanmaya, sivilcelere ve yaralanmalara bağlı olarak ortaya çıkan kırışıklık, leke, şekil bozukluğu gibi estetik kusurların düzeltilmesi için kullanılan ameliyatsız yöntemlere olan ilgi artmaktadır. Acı çekmeden, normal yaşamı etkilemeden uygulanır olması bu yöntemlere üstünlük sağlamaktadır. Hangi yöntemin kullanılacağına, kişinin estetik sorununa ve beklentilerine göre  muayene sonrası karar verilmektedir. Geçen yıllar sonrası  yüzde oluşan çizgiler ve ciltte incelme, cilt altındaki kollajen ve elastin liflerinin azalmasına  bağlı olarak artar.
Dolgu maddelerin cilt içine enjekte edilmesiyle, kırışıklık bölgesinde hacim yaratılarak kırışıklık çizgileri düzeltiliyor. Dolgu maddeleri, yüzdeki yaşlılık çizgileri, yaralanmalarla oluşan çizgiler, yüzdeki şekil bozuklukları, kişinin derin sivilce izleri gibi sorunlarda tercih ediliyor. Ayrıca kişinin dudak kalınlaştırma, dudak şekillendirme gibi estetik değişiklik taleplerinde de bu yöntemler rahatlıkla uygulanabiliyor.                                                                     
Dolgu yapılmasında kullanılan birçok madde bulunmaktadır. Bunlar sıvı parafin, sıvı silikon (ülkemizde kullanımı yasal değil) kollajen, hyalüronik asit, otolog yağ, otolog kollajen gibi maddelerdir.
 Otolog Yağ: Dolgu maddesi olarak karın yada kalçadan alınan vücudun kendi yağını kullanmak red  reaksiyonu riski olmaması ve materyalin ücretsiz olması nedeni ile populer bir yöntemdir.
Sculptra® veya NewFill®: Yeni bir enjektabl kırışıklık tedavisidir! Doku kaybı, yara veya hacim kaybına bağlı cilt çöküntülerinin düzeltilmesi, cilt kırışıklıklarının ve kıvrımlarının düzeltilmesi ve yüzdeki yağ kayıplarına (lipoatrofi) ait izlerin geniş hacimli olarak düzeltilmesi için uygundur.Poly-L-laktik asid temel yapısını oluşturan maddelerdir. Avrupa ve Amerikada bir kaç yıldır volüm kazandırıcı olarak iyi sonuçlar alınmaktadır .Sanofi-aventis tarafından  2009 yılında ülkemizde Sculptra adı ile satılmaya başlanmıştır. Materyalin biyolojik olarak uyumlu ve parçalanabilir yapıda olması nedeni ile çözünebilir dikiş materyali olarak da kullanılmaktadır ve hayvansal değildir ve kullanmadan önce deri testi gerekli değildir. HIV hastalarındaki lipoatrofi için kulanımıonaylanmıştır. Diğer dolgu maddelerinden farklı olarak Sculptra kendi uyarısı ile kollajen üretimini sağlar. İstenen bölgede deri altına enjekte edilir. Yüzeyel uygulanmamalıdır. Uygulama sonrası bu bölgede şişme ve morarma en sık görülen yan etkilerdir. Bölgeye soğuk uygulama ve 4-5 gün günde birkaç kere 5 er dakika masaj uygulanması önerilmektedir. Dolgu maddesi olması dışında uygulandığı bölgede kollagen sentezini arttırarak da etki gösterir bu nedenle optimal etkinin oluşması  bir ay alabilir, sonuca ulaşmak için 3 veya 4 aylık bir tedavi gerekebilir.Yapılan çalışmalarda sonuçlar etkinin  bir iki yıl sürdüğünü göstermektedir. Ancak etkisi tedrici olarak ortaya çıktığı için, daha çabuk sonuç istenen durumlar için uygun değildir. Bu durumda Kollajen ve Restylane gibi uygulamalarla birlikte kullanılabilir.
e-PTFE (Gor-tex®, Advanta®, Softform®, Ultrasoft®: Expanded polytetrafluoroethylene (e-PTFE) 1960 larda bulunmuş olan bir teflon formudur. Dudak dolgusu, yüzdeki çökük yara izleri yağ atrofisi ve derin çizgiler için kullanılır. Ufak kesiyle deri altına yerleştirilir. Delikli yapısı nedeni ile fibroblastlar tarafından sarılır ve etkisi kalıcı hale gelir. Ancak istenildiğinde çıkarılabilmektedir.
Artecoll® ve Artefill®: Denatüre sığır kollajeni içerisinde Polimetilmetakrilat mikrokürecikleri asılıdır. Kollajen enjeksiyonda bir aracı gibidir daha sonra tedricen 1-3 ay içinde kaybolur ardında kalıcı yapıda olan kürecikleri bırakır. Karışım overcorrection yapılmadan dermal-subdermal alana tünel enjeksiyon tekniği ile uygulanır. 6 hafta sonra gerekirse tekrarlanır. % 65 etkisinin iki yıl devam ettiği bildirilmiştir. Sığır kollajenine karşı allerji testi 14-21 gün önce yapılması gereklidir.
Silikon: Silika içeren bir polimerdir. Sert jel şeklinde veya sıvı (Adatosil-5000, Slicon oil ve Silikon-1000) şekilde bulunabilir. FDA tarafından onaylanmamıştır. Çok sık ve kötü şekilde kullanıldığı için yabancı cisim reaksiyonu enfeksiyon gibi şeylere sık rastlanmıştır.
Radiesse®: Sulu jel taşıyıcı içerisinde asılı kalsiyum hidroksil appetit minikürecikleridir. Bu çözünebilir minikürecikler doku infiltrasyonunu sağlayan iskeleti oluşturan ağlar gibi davranırlar. Küreler yavaşça yıllar içinde erir ve uzun süren yarı kalıcı etki oluşturur. FDA tarafından mesane boynu dolgusu, ses tellerine yapılan dolgu, diş hekimliğinde periodontal kullanımını onaylamıştır. Yumuşak dokuda kozmetik amaçla kullanımı ise 2006 sonunda onaylandı, bu alanda zaten güvenli olarak kullanımı yaygındı. En sık olarak nasolabial kıvrımında ve marionette çizgilerinde ( ağız köşesinde çeneye uzanan çizgiler) kullanılır. Dudak dolgusunda kullanımı tartışmalıdır. Enjeksiyonları ile sağlanan hacim 2 yıl etkilidir.
Fibrogel® ve Isolagen®: Hastanın kulak arkasından alınan küçük bir cilt parçası örneği, bazı işlemlerden geçirilerek (fibroblast) kollajen üreten hücreler ayrılır ve 3 hafta boyunca laboratuarda çoğaltılır. Bu hücreler gerekli yerlere enjekte edildiğinde kollajen üretmeye başlarlar. Matrix, sentetik hyalüronik asitdir, bu nedenle kollajen kadar alerjik etkilere sebep olmaz. Yüzde yaşlılığa bağlı oluşmuş kırışıklıklar, akne tedavisi, yanıklara bağlı veya travmatik skarların tedavisinde, dudak kalınlaştırma işlemlerinde kullanılan uzun etkili ( Yaklaşık bir sene) dinamik bir hücresel protein tamir sistemidir. İki hafta ara ile 3 kez uygulanır. Enjekte edilen fibroblastlar, kırışıklıklar içinde çoğalarak kollajeni arttırmaktadırlar.
PlasmaGel®: (Hastadan alınan plazma emülsiyonu ve C vitamini kompleksi). Ancak 3 ay kalıcı olabilmekte ve ideal bir dolgu maddesi değildir. Hastadan kan alındıktan sonra santrifüjlenerek proteinleri ayrıştırılmakta ve bu proteinlere C vitamini katılmaktadır. Isıtılarak jel formunu alması sağlanır soğutulduktan sonra bu ürün enjekte edilmektedir. Alerji testi: gerekmemektedir; kalıcılık: 3 ay.

HYALÜRONİK ASİT

Sık uygulanan dolgu maddesi, stabilize edilmiş hyalüronik asittir. Tamamen organizmaya uyumlu ve organizma tarafından eritilebilen doğal bir maddedir. Fonksiyonu, vücudun kendi hyalüronik asidinin tüketildiği yere hacim eklemektir. Çoğunlukla horoz ibiğinden elde edilir ve bu nedenle allerji testi gereklidir. Kollajene göre iki kat uzun etkilidir
Restylane®: (Hayvansal kaynaklı olamayan hyalüronik asit), İsveç’teki Q-Med Laboratuvarlarında üretilmektedir. Hyaluronik asit hayvansal kaynaklı değildir. Biyoteknolojik olarak bakterilerce üretilmektedir. Deriye veya dudağa yani büyütmenin gerektiği herhangi bir bölüme enjekte edilebilir. Herhangi bir ön test gerekmemektedir. Hyalüronik asit vücutta doğal olarak tüm yaşayan canlı organizmalarda bulunur. Tedavi, Restylane  cilde enjekte edilerek gerçekleştirilir ve  yarım saatten daha az bir sürede işlem tamamlanır. Enjeksiyonun hemen sonrasında kişi normal yaşantısını sürdürebilir.
 Her yaşta uygulanabilir. İstenildiği sıklıkta tekrar edilebilir. Alerji riski yoktur. Enjekte edildikten sonra vücut vücudun kendi hyalüronik asidi ile beraber çalışır ve hacim yaratmak için güçlerini birleşirirler. Hayvanlardan elde edilen kollajene kıyasla daha uzun süre kalıcıdır . Cildinizde hacim yaratarak sağlıklı ve genç bir görünüm verir. Restylane kristal-berrak bir jel formunda hyalüronik asit içerir ve ciltteki kırışıklıkları doldurur.
Hyalüronik asit tedavisinin etkinliğinin ne kadar süreli olacağı kişiden kişiye değişir. Cildin yapısı, hayat tarzı ve yaş ile kişi tarafından talep edilen düzeltmenin derecesi gibi bir çok faktöre bağlıdır. Ancak tedavi edilen hastaların çoğunda 6 ay boyunca etki % 50-80 oranında devam etmektedir. Pek çok kişi ilk tedaviden bir yıl sonra yeniden yaptırma ihtiyacını hissetmiştir.Dudaklarda kullanılmak üzere  daha uzun etkili restylane lipp formu mevcuttur
Perlane®: (hyaluronik asit). Restylane® ile aynıdır, ancak boyutları büyük olduğundan emilmesi daha uzun sürer. Dudakların yanısıra nasolabial ve alın çizgileri içinde kullanılır. Allerji testi: genellikle gerekmez; kalıcılık: genellikle 3-9 ay. Restylane'e benzer fakat daha büyük parçacıklar içerir bu yüzden daha geç hacim kaybı görülür. Çoğunlukla  derin kırışıklıklara uygulanır. Dudaklarda hacim artışı sağlanabilir.  Hayvansal kaynaklı  değildir.
Hylaform Viscoelastic GelHylaform®: (hyaluronik viskoelalstik jel) Restylane®’e benzer, ancak horoz ibiğinden elde edilmektedir. Hyaluronan derinin nemliliği ve elastikiyeti için gereklidir. Zamanla derideki hyaluronan yıkıldığı için deri kurur ve kırışır. Allerji reaksiyonu azdır ve piyasadaki tüm ürünlerden çok daha güvenilir olduğu söylenmektedir. Restylane®’e benzer şekilde üretilmektedir. Tipik kullanılma alanları: kırışıklık giderilmesi, sivilce izleri, travmaya bağlı nedbeler, dudak büyütme. Allerji testi gerekmemektedir; Genellikle 3-6 ay kalıcılık sağlamaktadır.
Juvaderm Ultra ve Juvaderm Ultra Plus : Botoxun üreticisi Allergan tarafından piyasaya verilen Hyaluronik asid içeren orta düzey ve derin kırışıklıkların ve ağız köşesi ve nasolabial kıvrım gibi alanların tedavisinde kullanılan yeni bir estetik dolgu maddesidir. Allerjik reaksiyon riskinin çok az olduğu ve etkisinin 6 ay veya daha fazla sürebileceği belirtilmektedir. İçeriğinde yüksek oranda ve homojen yapıda hyaluranik asid içerdiği. Restylane gibi granuler yapıda olmadığı belirtilmektedir.
Rofilan Hylan Jel®: (viskoelastik, stabilize hyaluronan jel) Rofilan®, steril, hayvansal kaynaklı olmayan kimyasal bağlar yerine doğal asitle çapraz bağlanmıştır. Hyaluronan tüm yaşayan organizmalarda bulunur. Kalıcı değildir, ancak hem kollajenden hem de diğer tüm formlardan daha uzun süre kalıcıdır. Emilme süresi molekülün büyüklüğü ile ilişkilidir. Bu üründeki molekül büyüklüğü 2,5milyon Dalton’dur. Diğer enjekte edilebilir türleri genellikle 1,5milyon Dalton’dur. Allerji testi: gerekmez; kalıcılık: süre bilinmemekte ama geçici olduğu bilinmektedir.
Reviderm® : Hylan gel içersinde hayvansal kökenli olmayan 40 ila 60 mm  asılı dextran damlaları. Etkisi kalıcı değildir fakat uzun etkilidir. Bir, iki yıl sonunda hacim kaybına uğrar. Allerji testi gerekli değildir. Uygulama sonrası 3-6 ay içinde hyaluronik asit tamamen kaybolur ve dekstran mikrokürecikleri ince bir fibröz kapsülle kaplanır. Daha sonraki dönemde dekstran da kaybolur. Makrofaj cevabını uyararak fibroblast proliferasyonu ile yeni kollajen yapımını arttırır. Deri içine enjeksiyonunda over correction'a gerek yoktur. Hollanda da dudak dolgusunda kullanılmaktadır.
Puragen® (Highlight): Mentor firmasının ürettiği bir üründür. Hyaluronik asid içerir. Yüzdeki tüm kırışık alanlar için kullanılabilir. Etkisi 8-12 ay devam eder. Diğerlerinden farklı olarak çift çapraz içeren yapısının etki süresini uzatmaktadır. Allerji testi gerektirmez.
Hydrafill:  Hyaluronik asit içeren bu dermal dolgu maddesi bakteri fermantasyonu ile üretilir. Etkisi 6-9 ay sürer.  Allerji testi gerekli değildir. Hydrafill grade I, ince kırışıklıklar için  Hydrafill grade II,  derin kırışıklıklar için kullanılır. Hydrafill grade III ise derin kırışıklıklar, yanakta dolgunluk sağlamak ve dudak konturunu belirginleştirmek için önerilmektedir. Ayrıca Softline ve Softline max formları da mevcuttur.
esthelis BasicEsthelis Basic® ve Soft®: Hyaluronik asit içeren enjektabl bir dolgu maddesidir. Bakteriyel fermentasyon ile üretilir. Allerji testi gerekmez. Hyaluronik asit molekülleri bunda da çift çapraz bağ içerdiğinden 9 ay etkili olduğu söylenmektedir. Esthelis basic, derin kırışıklıkların, Esthelis soft ise ince ve yüzeyel kırışıklıkların giderilmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Dermalive, Dermadeep: %60 stabilize hyalüronik asit %40 akrilik hidrojel içerir. Hyaluronik asit vücutta zamanla kaybolurken, akrilik hidrojel kalır. Bu nedenle etkisinin kalıcı olduğu düşünülmektedir. Bakteri fermantasyonu ile üretilen dermal bir dolgu maddesidir. "Dermalive" formu daha çok orta ve derin kırışıklıklar için "Dermadeep" ise daha çok derin kırışıklıklar için kullanmaktadır. Ciltteki yüzeyel kırışıklıklar için önerilmemektedir. Hayvansal kaynaklı değildir. Allerji testi gerekmez. 
Teosyal: Hyaluranik asit içeren enjektabl ve kalıcı olmayan bir dolgu maddesidir. Bakteriyel fermantasyon ile üretilir. Allerji testine gerek yoktur. değişik uygulamalar için  First Lines, Global Action,Touch-up, Deep lines, Kiss, Ultra Deep gibi farklı formları mevcuttur.
pdolguPerfectha: Hayvan kökenli olmayan Hyaluronik asit, bakteri fermantasyonu ile biyoteknolojik olarak değiştirilmiştir. Uyumlu bir moleküldür. Etki süresi ürün tipine göre 4 -18 ay arası değişiyor. 4 farklı tipi mevcuttur. Perfectha Derm/Finelines,ağızçevresi kaz ayağı gibi yüzeyel kırışıklıklarda kullanılır. 4-6 aylık etki süresi vardır. Perfectha Derm,orta düzey kırışıklıklarda dudak konturu için kullanılıyor Etki süresi 6-12 aydır. Perfectha Derm Deep,derin kırışıklıklarda kullanılıyor Etkisi 8-12 aydır. Perfectha Derm Subskin ise cilt altı dokuya hacim kazandırıcı olarak kullanılıyor. Etki süresi 12-18 aydır. 

KOLLAJEN VE ENJEKTE EDİLEBİLER DİĞER DOLGULAR:

kollajen dolguİnsan ve hayvanlarda doğal olarak bulunan kollajen, derimizin destek dokusunu oluşturan ve cilde şekil veren fibröz bir proteindir. Kollajen enjeksiyonu 1980 li yıllardan beri kullanılmaktadır.
CosmoDerm®™ ve CosmoPlast®: Laboratuar koşullarında üretilmiş insan kollajeni yapısında bir malzeme içerir Bu nedenle allerji testlerine gerek yoktur ve ilk ziyarette tedavi tamamlanabilir. Etkisi 3-6 ay devam eder. Deri testi gerekmeyen    Dermalogen ve aşağıda bahsettiğimiz Cymetra da insan kadavrasından elde edilen bir tip bir dolgudur. Ancak Dermologen piyasada bulunmuyor.
Autologen ise Hastanın kendi dokusundan alınmış  kollagen lifleri içeren steril suspansiyondur.

Collagen® (hem sığır hem domuz). Geçici fakat oldukça iyi sonuçlar vermektedir. 6 ay kadar kalıcı olduğu söylenmektedir. Ancak çoğunlukla daha az sürmektedir. Hastaların çoğu kollajenin ancak 1 ay kaldığını bildirmektedir. Önceden test enjeksiyonu yapılması gereklidir.
Zyderm® ve Zyplast® enjekte edilebilir  kollajen: (serum ve lidokain içinde bulunan sığır kollajeni) Collagen Corp.® tarafından üretilmektedir.Zyderm I %95-98 Tip 1 kollagen içerir. Ağırlığının % 3.5'i sığır kollajeninden oluşur.
Zyderm II de sığır kollajeni oranı % 6.5 dir.
Zyplast da %3.5 sığır kollajeni olsa da daha az allerjiktir ve daha geç emilmesine bağlı etkisi daha uzun sürer.
Sığırdan elde edilmesi nedeniyle hepsi için önceden deri testi gerekir. Enjeksiyonlar ağrılı olabilmektedir. Enjeksiyonlarda özellikle Zyderm I için %100 Zyderm II için %50 overcorrection gereklidir. Genel bir dudak büyütme (Zyderm II) için yaklaşık olarak 12 enjeksiyon yerinden girilmektedir. Ancak ilk enjeksiyonlardan hemen sonra içinde bulunan lidokain bölgeyi uyuşturmakta ve böylece asıl enjeksiyon uygulamaları ağrısız olmaktadır. Ağrının bir kısmı da lokal uyuşturucu olan lidokaine bağlı olabilir. Enjekte edilen kollajen vücudumuz tarafından yabancı madde olarak algılandığından hemen yıkıma uğramaya ve vücut tarafından atılmaya başlar. Allerji testi: gerekli; kalıcılık: 3-6 ay.
Endoplast-50® : Eriyebilen elastin peptid ile sığır kollajeni içerir. Deri içine enjekte edilir. Materyal fibroblastların artmasına ve kollajen üretimine neden olur. Tedaviden önce iki seri deri testi gereklidir. Sonuçlar 12 ay kadar devam edebilmektedir
Bioalcamid®, Rinnova®:dolgu bioalcamid1bioalcamid2 %4 oranında sentetik ağ yapısında bir polimer olan polialkilimid, %96 su içeren, kalıcı bir dolgu maddesidir. Enjeksiyondan sonra ince doğal bir kollajen kapsul ile kaplanır. Allerjik bir reaksiyon görülmez test gerek yoktur. Sanki vücudun tepki vermediği istenildiğinde çıkarılabilecek bir "endo-protez" olarak düşünülebilir. Bio-alcamid enjeksiyonundan bir kaç saat sonra başlayan şişlik 8. haftada kapsül oluşana kadar devam eder.Sonra her geçen gün azalarak istenen düzeye gelir.
bioalcamidBioalcamid'in Lips,Body ve Face adlarında üç formu vardır. Dudak kalınlaştırmada değil ama kontürlerin belirginleştirilmesi için ve yüz bölgesindeki doku kayıplarında etkilidir. Özellikle Body formu ile, Poland sendromunda, Pektus ekskavatum, kalça atrofisi ve diğer büyük doku kayıplarında doğal görünümün tekrar sağlanması amacı ile diğer dolgu maddelerinden farklı olarak çok büyük miktarlarda her hangi bir riske sebep olmadan enjekte edilerek kullanılabilir.
Aquamid: aquamid%97,5 su ve %2,5 çapraz bağlı polyacrylamide içerir. Bu deri altına enjekte edilebilen bu saydam molekül suda erimez fakat bir sünger gibi suyu tutar. Enjekte edildiği yerde kalır hareket etmez ancak elastikdir. Vücut dokusuna benzer nitelikte ve çevre doku ile uyumludur. Enjekte işleminden sonra tedavi uygulanan alana el yordamıyla istenen şekli verir.Kalıcı etkilidir.Alleji testi gerekli değildir. Çok kısa bir süre sonra Aquamid™ doğal dokudan ayırt edilemez. Suyu tutma özelliği sayesinde elastik yumuşak ve elastikdir.
Yüzdeki tüm derin kırışılıkların, doku kayıplarının dolgusunda kullanılabilir. İlk uygulama sonrası bir miktar hacim kaybına oluşur, birkaç uygulama gerekebilir.
 Bioinblue™: %8 yüksek saflıkta polivinil alkol ve %92 su içerir. Polyvinyl alkol, yapay gözyaşı ürünü ve yapay insan plazması gibi ürünlerde güvenirliliğini kanıtlamış daha bir çok ilaçta bulunan bir maddedir.Doğal yumuşak kıvamı içerdiği yüksek miktardaki suya bağlıdır. Dudak şekillendirmede, ince veya derin kırışıklıklarda, yara izlerinde, basit ve kolay olarak uygulanabilir.Etkisi 12-18 ay sürer. Biolojik güvenlik testlerinden geçmiştir. Hayvansal kaynaklı değildir, allerji testi gerekli değildir. Lokal anestezi hassas hastalarda gerekebilir. Enjeksiyon sonrası 12 saat süren bir kızarıklık ve geçmesi 24 saat alan bir ödem gelişebilir.
KADAVRA KÖKENLİ DOLGU MADDELERİ
Alloderm®: Kadavra derisinden elde edilir. Üst deri ayrılır ve alt derideki (dermis) doku uyuşmazlığına neden olabilen hücrelerden temizlenir. Yapılan bu işlem hepatit, AIDS gibi bulaşıcı bir hastalık riski engellenir. Kalan hücre içermeyen bir protein yapıdır. Kuru ve donmuş haldeki bu tabakalar kullanmadan önce steril bir sıvı ile sulandırılır. Alloderm yumuşak dokuların büyütülmesinde kullanılır. En çok bir-iki yıl kadar kalıcılığı vardır, zamanla kaybolmaktadır.
Cymetra®: Allodermin toz halindeki formudur. Mikronize asellüler ( hücresiz ) insan kadavra dermisi olarak adlandırılmaktadır. Enjekte edebilmek için serum ile karıştırılması gerekir. Allerji testi gerekli değildir. Derideki doku kayıplarında, kırışıklıklarda, akne izlerinde, nasolabial çizgileri azatmak için ve dudak dolgunlaştırmada kullanılabilir. Etkisi kalıcı değildir. Antibiyotik allerjisi olanlar ve otoimmün bir hastalığı olanlar kullanmamalıdır.
Fascian®: Enjekte edilebilir ışınlanmış insan kadavrasından elde edilen partikül halindeki "fasya lata"dır. Fasya, kasların ve bazı organları dışlarından çevreleyen beyaz bir bağ dokusu tabakasıdır ve içindeki organın o şekilde tutulmasını sağlar. Kadavraların baldır dış yüzlerinde bulunan fasyadan elde edilmektedir. Fasyanın ana bileşeni kollajendir. Vücutta yok olması için aylar geçmesi gerekmektedir. Toz halinde steril enjektörler içindedir. Kullanmadan önce serum ile sulandırılır. Allerji testi gerekli değildir. 6-8 ay kalıcılık süresi vardır.

DOLGU MADDESİ UYGULAMASI KONTRENDİKASYONLARI
Aktif hastalıklarda, kollajen ve bağ dokusu hastalıklarında, diabet hastalığında, diş enfeksiyonlarında,herpes labialisde (uçuk),
Pıhtılaşma ve kanama bozukluklarında,
Gebelik ve emzirme dönemlerinde,
Psikolojik bazı hastalıklarda,
Allerjik durumlarda kullanılmaz.
Keloid oluşturma riski nedeni ile isotretinoin (roaccutane) kullanımından 6 ay önce ve sonra
Trombositten Zengin Plazma (PRP)
Aslında gerçek dolgu maddesi olmayan ama benzer şekilde uygulanan bir yöntemde PRP yani trombositten zengin plazma kullanılır. Hastanın kendi kanının santürfüje edilmesi ile ayrılan trombositten zengin bölümün hastaya geri verilerek içersindeki mevcut büyüme faktörleri ile o bölgedeki dokuların yenilenmesini sağlar veya geçmeyen yaraların iyileşmesini hızlandırır. Özellikle diş hekimliği ve spor yaralanmalarında sıkça kullanılmaktadır.

Botox veya Dysport nedir?

Botox veya Dysport nedir?

enjektor botoks dysportBotox veya Dysport, Clostridium botulinum adındaki bir bakterinin toksininden elde edilen ilaçlardır. Oldukça etkili bir gıda zehiri olarak bilinen bir protein yapısında olan Botox ve Dysport, sinirler ve kaslar arasındaki iletiyi kesintiye uğratarak felce neden olur. Ancak çok çok küçük dozlarda tedaviye yönelik kullanımında felç değil kas gevşemesi yaratarak önemli fayda sağlar.  Botox ve Dysport’un etki mekanizmasından tıpta birçok alanda yararlanılmaktadır.                                       TürkiyedeA tipi BOTOX (Allergan,INC) dışında,  Dysport (veya Azzalure) (İpsen Pharmaceuticals) tipi de vardır. Yaklaşık 1 ünite Botox un 3 ünite Dysport'a karşılık geldiği bilinir. Ama kozmetik kullanımı onaylanmayan bu ilacın enjekte edildikleri bölgede infiltrasyonlarının ve güçlerinin aynı olmaması nedeni ile dikkatli olmakta fayda vardır. Bir flakon Dysport da 500 ünite ilaç vardır. Bunun Botox karşılığı bir buçuk flakon yani 150 ünitedir.
Allergan firması Vistabel adı altında 50 ünitelik A tipi Botox formlarını sadece kozmetik amaçla kullanım için piyasaya çıkarmıştır. B tipi yalnız Amerika birleşik devletlerinde bulunan Myobloc avrupadaki ismi Neurobloc (elan,Pharmaceutical) dur. Genellikle nörolojik hastalıklarda kullanılırlar. Bunun dışında farklı ülkelerde özellikle de Çinde üretilen pek çok Botulinum A markası vardır.Ancak bunlar ülkemizde yasal olarak satılmamaktadırlar. Ayrıcaticari olarak satılmayan Cα,Cβ,D,E;F ve G ile beraber toplam 8 serotipi daha vardır ama A en güçlüsüdür.
Botulinum toksininin etkisi mekanizması nedir? 
   Normalde kasların işlevi beynin kontrolü altındadır. Beyinden gönderilen sinyaller sinirler aracılığıyla iletilerek kaslara ulaşır. Toxin sinirlerin kaslara ulaştığı noktada sinir-kas iletimine engel olarak aşırı artmış kas aktivitesini engelleyerek kas spazmının çözülmesini sağlar. Etkisi bir çok hastada kısa süre içinde başlar ve altı ay kadar devam eder.
Botulinum toksini kimlere uygulanır? 
   Dermatoloji alanında  genellikle mimik kaslarının hareketleri ile ortaya çıkan yüzdeki çizgilenmeleri azaltmak ve aşırı terleyen bölgelerdeki terlemeyi azaltmak amacı ile kullanılır. Ancak gastroenteroloji ve nöroloji de botox tedavisini kullanmaktadırlar. Botulinum toksininin ilk kullanım yeri olan Nistagmus ve göz kapaklarının istemsiz bir spazmı olan blefarospazmda daha sonra çabucak kabul görmüştür. Boyun kas spazmlarında, larinks kas spazmında, belirli tremorlarda, tiklerde, Multipl sklerozda, Serebral felçde, Post stroke da, spinal kord yaralanmalarında, sinir felçlerinde, Parkinsonda, yüz spazmında, kekeleme gibi konuşma bozukluklarında, spastik mesanede kullanılmaktadır. Miyofasyal ağrı sendromu gibi kas spazmına bağlı bir çok kronik ağrılı durumlarda, özellikle tedaviye direnç mevcutsa Botulinum toksini enjeksiyonuna başvurulabilir. Son günlerde çeşitli yüz kaslarına kozmetik amaçlı uygulanması ise ilacı popüler hale getirmiştir. Ancak bu ilacın kullanımına yine de uzman doktorunuz karar verecektir.
 Kozmetik amaçla nasıl kullanılıyor?
Mimik kaslarının yıllar boyunca çalışması, üzerini örten derideki kıvrımları belirginleştirir ve yüzdeki çizgilenmeler ortaya çıkar. En sık ortaya çıkan  çizgiler, alın, kaşlar arası, göz kenarları ve ağız çevresinde görülür. Alın ve göz kenarlarındaki çizgiler kişiye daha yaşlı bir görünüm, kaşlar arasındaki çizgiler ise kişiye çatık kaşlı, kızgın bir bakış ifadesi verir. Mimik kaslarına botox uygulanarak bu kasların hareketleri zayıflatılabilir, kas hareketlerindeki azalma, üzerindeki derinin, kas hareketleri ile katlanmasını ve katlanmaya bağlı çizgilenmeyi de azaltır. Bu şekilde yaşlı ve kızgın olarak görünen yüz ifadesinde de belirgin bir düzelme sağlanır. Bunun dışında kaşları aşağya çeken kasları bloke ederek  özellikle kaşların dış kısımlarının yukarı kalmasını sağlanır. Ancak güneş hasarına bağlı oluşan kırışıklıklarda kullanılmaz. En başarılı uygulamalar iki kaş arası göz çevresi ve alındaki mimik kaslara bağlı olan kırışıklıklardır.
Dermatolojide başka kullanım alanı varmı?
Dermatolojideki  diğer önemli kullanım alanı aşırı terleyen bölgelerde, terlemenin uzun dönemde ve etkin olarak azaltılması amacı ile  kullanılmasıdır. Aşırı bir acı hissi duymadan, tedavi için defalarca zaman ayırmadan ve cerrahi herhangi bir bakıma gerek kalmadan ortalama 10-12 ay boyunca hem terlemenin miktarı oldukça azalır, hem de hasta terin rahatsız edici kokusundan kurtulur. Botulinum toksini bu bölgede aşırı çalışan ter bezlerinin kaslarını istenmeyen hareketlerini etkilediğinden, terleme sorunu da giderilmiş olacaktır. Bunun dışında burunda meydana gelen ezilme ve yayılmalarda boyun çizgilerinde, yüz asimetrilerinde de ileri düzey kullanıcılar tarafından uygulanmaktadır.
Botulinum toksini nasıl uygulanır? 
Eksi 5 derece ve daha düşük sıcaklıkta bekletilen 100 ünitelik Botulinum toksini flakonu serum fizyolojik ile sulandırılarak , injeksiyon şeklinde uygulanır ve ağrılı bir işlem değildir. Sulandırıldıktan sonra 4 saat içinde kullanılmalıdır. İnjeksiyon anında hafif bir ağrı hissedilebilir. Enjeksiyonun yapılacağı kaslar önceden hareket ettirilerek işaretlenir ve kasın gücüne göre enjekte edilecek miktar belirlenir. Daha sonra kas relax halde iken enjeksiyonlar yapılır .
Genellikle uygulaman 2-3 gün sonra başlayan etki 7-10 günde tamamlanır
 Kozmetik olarak  mimik kaslarına, terleme şikayetinde testler ile tespit edilen sorunlu  bölgeye deri içine, son derece ince uçlu enjektörlerle  ilac enjekte edilir. İlacın etkisi injeksiyonu takiben ilk hafta içinde ortaya çıkar ve etki süresi 3-9 ay olmakla beraber ortalama 6 aydır. Toksin, etkisini kaybettiğinde uygulama tekrarlanabilir.
Botulinum toksini uygulaması ağrılı mıdır? 
Enjeksiyonlar çok ince iğne (30 nolu) ile yapıldığından genellikle İlacın uygulaması ağrısızdır. Fakat bazı hastalarda  az miktarda geçici ağrı görülebilir. 
Botulinum toksininin etkisi ne zaman başlar? 
Enjeksiyon sonrası  ilk 24 saatde etkisi ortaya çıkmaz. Genellikle etki işlemi izleyen üç gün içinde başlar ve iki haftada tamamlanır. Maksimum yararlanıma seviyesine ise bir iki hafta içinde ulaşılır.  
Botulinum toksininin etkisi ne kadar sürer? 
Botox ve Dysport güçlü etki mekanizmaları sayesinde tekrarlayan dozlarla uzun süreli tedavide uzayan fayda sağlarlar. Genellikle uygulamadan 2-3 gün sonra başlayan etki 7-10 günde en üst düzeye ulaşır. Tek seanslık tedaviden sonra, kişiden kişiye değişmekle birlikte, üç aydan altı aya kadar uzayan bir rahatlama oluşur. Ancak etkisi geçicidir. Bu süre içinde etkide giderek azalma hissedilirse işlem tekrarlanabilir.
Botulinum toksini tedavisine ne zamana dek devam edilebilir? 
Tedavi süresiz olarak tekrarlanabilir. Botulinum toksini dünya çapında 20 yıldır kullanılmaktadır ve uzun süreli tedavide güvenliği kabul edilmiştir. Tedaviye ne kadar süreyle devam edileceğine hastanın yanıtına göre hasta ve hekim birlikte karar vermelidir.2 yıl boyunca düzenli olarak toksin uygulanan kişiler uygulamaya aynı düzende devam ettiklerinde kaslarında belirgin bir zayıflama ve buna bağlı yüz ifadesinde değişim olabilir. Bu nedenle uygulamaların 2. yıldan sonra daha uzun aralıklarla yapılmasında yarar vardır.
Botulinum toksini enjeksiyonu yeni bir tedavi şekli midir? 
Hayır. Bu ilaçlar 20 yıldan fazla bir zamandır dünya çapında yüz binlerce hastaya uygulanmıştır. 2002 nisan ayında Botox FDA tarafından onaylanmıştır. Dünyadaki birçok sağlık teşkilatı bu tedavinin güvenilirliğini onaylamaktadır. 
Botulinum toksini herkese uygulanabilir mi? 
Botulinum toksininin gebelik ve emzirme döneminde zararlı bir etkisinin olup olmadığı henüz tam olarak bilinmemektedir. Hamilelik ve emzirme dönemlerinde, ve bazı ilaçları (aminoglikozid) kullanan hastalarda ilaç enjeksiyonundan kaçınılmalıdır. Sinir-kas sistemine ait hastalığı olan kişilerde (Eaton-Lambert sendromu, myastenia gravis gibi) uygulanmamalıdır
Botulinum toksini enjeksiyonu tedavisinin yan etkileri nelerdir? 
Botox veya Dysport uygulamalarını doğru şekilde yapıldığında sağlık üzerine ciddi bir yan etkisi yoktur. Etkisini kaslarda gösterir.Yanlışlıkla sinire veya damara enjeksiyonu sonrası sinir sistemine  veya diğer sistemlere etkisi yoktur. Botox ve Dysport uygulaması güvenlidir çünkü kasın üzerindeki etkisinin tamamen geri dönüşü mümkündür. Uygulama sonrası geçici bir şişlik, morarma, nadiren de geçici olarak göz kapağında düşüklük yapabilir. Botox ve Dysport tedavisinin yan etkileri normalde geçici ve hafif ya da orta derecelidir.  Bazı hastalar geçici kas güçsüzlüğü ve enjeksiyon bölgesinde hassasiyet tarif edebilirler. Diğer yan etkiler ilk 24 saatte görülen hafif ateş ve grip benzeri belirtilerdir
Çin Botoxu nedir?
Botox Allergan firmasına aittir ve Türkiye'de Abdi İbrahim ilaç firması tarafından satılmaktadır. Dysport ise, Ipsen  firmasına aittir ve Türkiye de Gen ilaç tarafından pazarlanmaktadır. Her iki ilacın fiyatı 250 dolar civarındadır. Ancak piyasada düşük fiyatlara yapılan botox uygulamaları,  büyük ihtimalle şişesi 50-100 dolara satılan bavul ticareti ile gelen kontrolsüz çin ve kore kökenli ilaçlardır. Bu nedenle hastalar kendilerine orjinal ve sağlık bakanlığı kontrolünde gelen dysport veya botox uygulandığına emin olmalıdır.

Yenidoğanlarda Sık Görülen Cilt Hastalıkları

Yenidoğanlarda Sık Görülen Cilt Hastalıkları
Doğum sonrası yaşamın ilk dört haftası "yenidoğan dönemi" olarak adlandırılır. Bu dönemde deri problemleri sık görülür. Çoğunluğu benign ve geçici durumlardır. Ancak nadiren ciddi enfeksiyonlar, genetik hastalık ve tümörler de görülebilir.
Renk Değişiklikleri
Yeni doğan bebeğin cildi morumsu kırmızı renktedir. Kol ve bacaklarda daha belirgindir. Bebeğin ağlaması ve ısı kaybına bağlı üşümesiyle dudaklar, el ve ayaklarda akrosiyanoz (uç bölgelerde morarma) olabilir ancak ağlama bittiğinde ve bebek ısıtıldığında rengi normale döner pembeleşir. Bebeklerde normal olarak değerlendirilen bu akrosiyanoz, gerçek siyanozun aksine hızlı bir şekilde düzelir. Yenidoğanda cilt rengindeki geçici kırmızılık normaldir.
Bebeğin yatış pozisyonuna göre vücudun altta kalan kısım daha kırmızı, üst kısmı daha açık renk görünür. Palyaço giysisi anlamına gelen bu "Harlequin" renk değişikliği prematür bebeklerde daha sık görülür.
Düşük sıcaklıklarda bebek cildi mermer gibi dalgalı görülebilir, buna "Kutis marmorata" denir. Bebek ısıtıldığında kaybolur. “Kutis Marmorata Telenjiektatika” ise farklı bir durumdur ve bebek ısıtıldığında tablo düzelmez. Genital bölge cildinde renk koyulaşması asya kökenli bebeklerde daha sık görülür. Genital bölge ile birlikte meme başı çevresinde de koyulaşma varsa doğumsal böbrek üstübezi problemi olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Bronz bebek sendromunda, sarılık için ışık tedavisi gören bebeklerde ışık tedavisinden 1-7 gün sonra ciltte, kan ve idrarda gri-kahverengi renk değişikliği görülür. Işık tedavisi bittikten sonra birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir.
Karbon bebek sendromu nadir bir renk değişikliği durumudur giderek artan bir koyulaşma vardır ve tüm vücudu kaplar.
 Deskuamasyon (deride pullanma): Normal bir durumdur. Doğumdan 2-3 gün sonra başlar ve birkaç hafta sürer. Ancak çok şiddetli deskuamasyon varsa, postmatürite (gecikmiş doğum), intrauterin anoksi (oksijen yetmezliği) veya iktiyozis (genetik cilt kuruluğu), gibi hastalıklar akla gelmelidir.
Geçici Papülopüstüler Döküntüler:
Toksik eritem ve geçici püstüler melanozis, bakteriyel, mantar ve viral püstüllerle karışabilir. Kolayca yırtılabilen yüzeysel irin içeriği olmayan püstüller ile karakterizedir. Püstülden yapılan incelemede bakteri, mantar veya virus  bulunmaması ve eozinofil hücrelerinin bulunması,  enfeksiyonlardan ayırt edilmesini sağlar. %40-70 sıklıkta görüldüğü bildirilmektedir. Yaşamın 2-3 gününde, çoğunlukla term bebeklerde (2500 gr dan büyük) yaşamın ilk ayında en sık görülen püstüler döküntülerdir. Doğum sonrası cilt temizlenmesine bağlı bir tepki olarak değerlendirilmektedir. Sinek ısırığına benzer kızarık bir alan ortasında 1-2mm beyaz-sarımsı kabarıklık veya püstül şeklindedir. Sırtta ve gövdede sıktır, kol, bacak ve yüzü de tutabilir. Birkaç gün içinde düzelir. İnkontinensiya pigmenti, histiositozis ve Omenn sendromu ve immün yetmezlikler gibi hastalıklardan ayırt edilmesi gerekir. İnkontinensiya pigmentide lezyonlar çizgi şeklinde veya girdap şeklindedir, biyopsi gerekir.
Geçici püstüler melanozis daha çok siyah ırkta görülür ve geçtikten sonra koyu renkli lekeler bırakır. Eritema toksikum neonatarum gibi püstül çevresi kızarık değildir. Görülme sıklığı %1 dir.
Miliaria
Miliaria ekrin ter bezi kanalının tıkanması ve yırtılması sonucu ortaya çıkan bir grup döküntüdür. Genellikle, sıcağa bağlı yüz, saçlı deri ve gövde üzerinde görülmektedir. Yenidoğanlarda, iki biçimi vardır: Ter bezi kanalı yüzeye yakın tıkanırsa saydam 1-2mm lik veziküller (Miliaria kristallina), kanal daha derinde tıkanırsa kırmızı kabarıklıklar ve veziküller (Miliaria rubra) oluşur.
Bebeğin aşırı sarmamak ve sıcak stresini ortadan kaldırmak gereklidir. Veziküllerde bakteri mantar ve virus bulunmaması ile miliaria tanısı konulabilir. Bebeğin sıcak ortamdan uzaklaştırılması ılık banyolar tedavi için yeterlidir.
Milia
Yenidoğanların yaklaşık yarısında görülür. Sıklıkla yüz ve kafa derisi üzerinde meydana gelen ve genellikle ayrık küçük 1-2mm beyaz kabarıklıklardır. Sıklıkla burun, çene, alın ve yanakları tutar ancak her yerde oluşabilir, doğumda mevcut olabilir veya sonradan ortaya çıkabilir. Genellikle tedaviye gerek kalmadan birkaç hafta içinde düzelir, nadiren 2 ve 3.aylara da sarktığı görülebilir
Milia, kapalı kalmış keratinize stratum corneum içeren inklüzyon kistleridir. Nadiren epidermolizis bülloza ve oro-fasiyal-dijital sendromu (tip 1) gibi diğer bozukluklar ile ilişkili olabilir.
Benzer lezyonlar bazı bebeklerde ağız içinde de görülebilir. Sert damakta olduğunda, Epstein incileriolarak adlandırılır; diş etinde gelişirse, alveoler kist veya Bohn nodülleri ismini alır.
Emme Bülleri
Anne karnında parmak emme sonucu parmakların ve bileğin dış kısmı ve dudaklarda su toplaması ve erozyon olur, hızla iz bırakmadan iyileşirler. 240 canlı doğumda bir görülür. Keskin sınırlı morluklar gibi görünebilir veya veziküler (minik su toplamaları) olabilir. İki taraflı veya tek taraflı olabilir. Nadiren, önkolda gövdeye daha yakın olabilir. Bebeğin sağlıklı görünümü ve diğer bölgelerde lezyon olmaması nedeni ile benzer lezyonlar ile seyreden patolojik bozukluklar ayırt edilebilir.
Pişik (Çocuk Bezi Dermatiti)
Bir bebeğin hassas cildinin, idrar ve dışkıya maruz kalması bebek bezinin sürtünmesi, dar olması ya da çok uzun süre bağlı bırakılması ile birleştiğinde zaman pişik (irritan diaper dermatit) oluşur. İshalli bir hastalık geçirmek durumunu daha da kötüleştirebilir.
Katı gıda alımının başlaması sonucu dışkıdaki değişiklikler, bir tür irritan kontakt dermatite yol açabilir. Atopik bebeklerde alerjik deri belirtileri genellikle 3. aydan sonra görülür. Pişiğin kesin etiyolojisi çok açık değilse de, bez ortamındaki idrar, gaita ve nemin tahrişine bağlı olduğu düşünülür. Birçok bebekte Candida albicans denen mantar enfeksiyonu tabloya eklenebilir. Genellikle Candida enfeksiyonunda pişik bölgesinde kızarıklık vardır çevresindeki diğer lezyonlar ile birleşebilir.
Tedavide öncelikle,mantara karşı etkili harici bir ilaç kullanımını gerekir. Ağızdan nistatin, topikal tedaviye eklenebilir. Ancak bunun tedaviye hızlandırıcı bir etkisi genellikle olmaz. Bazen, ağır vakalarda, hafif harici bir steroid ilaç gerekebilir. Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken hastalıklar; sedef, kontak veya irritan dermatit, ve çinko eksikliği bulunmaktadır.
Yenidoğan Aknesi
Yenidoğanlarda %20 sıklıkta görülür. Anneden geçen hormonların etkisi, akne benzeri papül ve püstüllere neden olabilir.Yenidoğan akne doğumda mevcut olabilir veya yaşamın ilk 4 haftası içinde gelişebilir. Yenidoğan döneminin püstüler bozukluğunun bir formu olduğu ve gerçek bir akne olmadığı şeklinde tartışmalar vardır. Mantarlarının neden olduğu"Sefalik Püstüloz" ayırıcı tanısı yapılmalıdır. Öncelikle yanakları üzerinde püstül oluşur, ama aynı zamanda yüz ve saçlı derinin diğer bölgelerini de içine alır. İnfantil aknenin ( 2 ay sonra gelişen) ve ergenlik aknesinin aksine, yenidoğan formunda komedom görülmez. Yenidoğan aknesini ter bezi hastalığı olan "miliaria rubra"dan ayırt etmek zor olabilir. Yenidoğan aknesi kendiliğinden sıklıkla 4 ay içinde ve iz bırakmadan düzelir. Spontan gerileme olmazsa androjen yüksekliği araştırılmalıdır. Adapalen veya salisilik asitli kremlerle hafif soyucu tedaviler akne neonatorum tedavisi için kullanılabilir
Seboreik dermatit
Bebeklerde seboreik dermatit yağ bezleri açısından zengin deri bölgelerinde (örneğin, yüz, saçlı deri, üst gövde) yaygın bir bulaşıcı olmayan bir durumdur. Seboreik dermatit cilt hücrelerinin aşırı üretimi (dökülmeye yol açar) ve bazen inflamasyon (kızarıklık ve kaşıntı ) ile belirti verir. Kafa derisinin üzerinde hafif kepekten , pullu, kızarıklıklara kadar değişik şiddetlerde olabilir. Yağlı cilt bölgelerinde yaşayan normal deri mantarı “Pityrosporum ovale”nin bu hastalıkta bir rol oynadığı düşünülmektedir. Seboreik dermatit özellikle saçlı deri ve kıvrım bölgelerini etkiler. Yaşamın ilk 4 haftası en sık olduğu dönemdir, 6 aydan sonra azalır ancak 1 yaşına kadar çocuklarda görülebilir. Kafa derisinin tutulumu sık "konak" olarak adlandırılan, kafa derisi üzerinde yağlı, sarı pullanmalar ortaya çıkar. Diğer sık etkilenen alanlar alın , kaş , burun kenarları, ve kulakların dış kısımlarıdır. Bez bölgesi gibi cilt katlantıları tutulduğunda ayrıca Candida enfeksiyonu ve maserasyona da neden olabilir. Tedavide hafif bir ağaç katranı şampuanı, yulaf banyosu verilir Sabun kullanımı önerilmez. Bazen hafif bir harici steroid gerekebilir. Atopik dermatitten ayrıcı tanısı gereklidir. (Atopik dermatitde kaşıntı daha sıktır ve genellikle ilk 3 aydan sonra görülür)
Sefalohematom ve Kaput Süksadeneum
Uzun süren doğumlarda, travmaya bağlıdır. Anormal pozisyon ve doğum sırasında kullanılan cihazların travması sonucu oluşan kemik dokusualtında kan toplanmasına bağlıdır. İlk saatlerinde deri altında sınırlı şişlikler şeklinde görülürler. Sefalohematomlar orta hattı geçmezler tek kafatası kemiği ile sınırlıdır. Bazen kafatası kemik kırıkları üzerinde görülebilir. Kaput süksadeneum ise doğumdaki sıkışmaya bağlı gelişen venöz konjesyon ve lokalize ödemdir. Genellikle kendiliğinden gerilerler.
Doğum lekeleri
Doğum sonrası ciltte bir renk değişikliğinin olduğu alanlar doğum lekeleri olarak adlandırılır. Ancak, bazıları, doğumdan birkaç hafta sonra gelişebilir. bebeği eve götürdükten kısa bir süre sonra çocuğunuzun doğum lekesi gelişebilir. Lekelerin çoğunluğu bir alarm nedeni olmasa da, yine de altta yatan bir durumun işareti olmadığından emin olmak için doktorunuza danışmalısınız. Daha yaygın bazı lekelerin her birini diğerinden ayırmak için deneyim gereklidir.
Moğol lekesi veya Slate Gray Nevus
Mavi-gri lekeler, genellikle "Moğol lekesi" olarak isimlendirilir. Genellikle doğumda bebeklerin sırtın alt kısmı veya kalçada bulunan büyük düz lezyonlardır. Bunlar bazen bebeklerin bacak veya omuz üzerinde de bulunabilir, ancak bu daha nadirdir. Moğol lekesi, cildin daha derin bir katmanında bulunan pigment (boya maddesi) üreten melanosit denen hücrelerin birikiminden kaynaklanır ve doğum lekesinin en yaygın türüdür. Bu sık görülen iyi huylu deri pigmentasyonu Polinezya, Asya ve Akdeniz bebeklerde çok yaygındır ancak Avrupalılarda çok daha az sıklıkta görülmektedir. Kalça bölgesinde en sık olmasına rağmen, benzer lezyonlar gövde, kol ve bacakların üzerinde ve birden fazla bölgede olabilir. Bu tür lezyonlar çocuk istismarına bağlı morluklar ile karışabilir. Lekeler yavaş yavaş yaşamın ilk birkaç yıl boyunca solmaya başlar.  
Salmon Patch
Somon patch bebeklerde görülen doğum lekelerinin çok yaygın bir grubuna verilen addır. Doğum lekelerine kılcal damarlar denilen küçük kan damarlarındaki genişlemeler (dilatasyon) neden olur. Bir somon patch yüzde oluştuğunda, genellikle buna “melek öpücüğü” denir. Eğer boynun arkasında meydana gelirse, “leylek ısırığı” olarak bilinir. 10 bebekten en az 7 tanesi bir veya daha fazla somon patch ile doğmaktadır. Melek öpücükleri 1-2 yaş civarında kaybolur (ancak bazı ebeveynler çocuk ağladığında melek öpücüğü geçici olarak koyulaştığı ve tekrar görünür hale geldiğini bildirmişlerdir.) Leylek ısırıkları ise hiç kaybolma eğiliminde değildir. Ancak genellikle başın arkasındaki saç ile kapanır. Somon patch, şarap lekeleri (port-wine) olarak bilinen lekelerden çok farklıdır, somon yamaları daha fazla büyümez veya koyulaşmaz. Beyin veya gelişimini içeren herhangi sendrom ile ilişkili de değildir. Somon patch lerin kanserle ilişkisi yoktur. Ancak somon patch ve şarap lekeleri arasındaki farkı anlatmak bazen zor olabilir.  Geçmişte, port şarabı lekeleri ve somon yamalarının aynı tür doğum lekesinin farklı varyasyonları olarak kabul edilmişti, ama artık port-wine lekelerininkılcar damar bozukluklarına bağlı ve kalıcı iken somon patchler genellikle kılcal geçici genişlemelersonucu oluştuğu ve geçici olduğu saptanmıştır.
Cafe Au Lait Lekeleri (Sütlü kahve lekeleri)
Café au lait Lekeleri cildin geri kalanından daha koyu renkli (hiperpigmente) keskin sınırlı, düz yüzeylidir. Rengi açık veya koyu olabilir ancak, bu isim karakteristik olarak homojen yapıda ve "sütlü kahve" renginde olduğunu belirtir. Doğumda mevcut olabilir, ancak Café Au Lait Lekeleri genellikle ilk olarak erken çocukluk döneminde görülür. Tek veya birden çok olabilir ve kişi yaşlandıkça boyutu artar. Sütlü kahve lekeleri, nörofibromatozis gibi daha geniş çaplı bir hastalığın belirtisi olabilir. Nörofibromatozisde aynı zamanda koltuk altı ve kasık bölgesinde çillenme ve Nörofibroma denen sinirlere baskı yapabilen tümörler olabilir. Tek Sütlü kahve lekesi toplumun % 10-20 sinde mevcuttur. Lezyonlar koyu tenli kişilerde daha sık görülür ve bu kişiler beyaz tenlilerle karşılaştırıldığında, koyu bir "espresso" pigmentasyonu vardır.
Hemanjiyomlar
Hemanjiyomlar endotel hücreleri olarak bilinen damar duvarları hücrelerinin aşırı hızlı büyümesinin sonucu gelişen zararsız oluşumlardır. Doğumdan kısa bir süre sonra ortaya çıkar ve yaşamın ilk yılı boyunca hızla büyür. Genellikle birkaç yıl içinde kendiliğinden kaybolur. Hemanjiyomlar bulundukları yere bağlı olarak, çok farklı renklerde olabilir. Yüzeysel hemanjiyomlar (aynı zamanda kırmızı rengi nedeniyle çilek hemanjiyomlar olarak da bilinir) cildin üst tabakasında bulunmaktadır. Cildin daha derin tabakasında olduğunda derin (kavernöz) hemanjiomlar denir. Bunlar mavi veya renksiz olabilir. Hemanjiomların çoğu, derinin daha altına inmez. Çok sayıda hemanjiomu olan çocuklarda karaciğer, akciğer veya diğer iç organları da tutulmuş olabilir. Bunlar daha ciddidir ve genellikle çocuk doktoru tarafından, daha yakından takip edilmektedir.
Port-Wine Stains
Port-wine yani şarap lekesi kılcal damar adı verilen küçük kan damarlarının bir bozukluğuna bağlı oluşan bir doğum lekesi türüdür. Açık pembe ile koyu kırmızı rengi arası değişmektedir. Port-wine lekeleri , somon yamaları gibi düz, pembe veya kırmızı lekeler olarak başlar; ancak bu lekeler salmon patch gibi yaşamın ilk yılında solmaz bebek ile birlikte büyür ve koyulaşırlar. Cerrahi olarak veya lazerlerle başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir.
Port-wine lekeleri bazen beyin ve gelişimini içeren diğer sendromlar ile ilişkili olabilir.  Klippel-Trenaunay sendromunda toplardamar bozuklukları, port-wine lekeleri ve yumuşak dokuların aşırı büyümesi görülür. Ayrıca Klippel-Trenaunay sendromu olan kişilerde daha uzun bir kol veya bir bacak bulunabilir. Sendrom en sık bebeklik veya erken çocukluk döneminde teşhis edilir.
Konjenital Melanositik Nevüs (Doğumsal Ben)
Doğumda ya da kısa bir süre sonra görülen bir bendir. Konjenital melanositik nevüs, deride ve bazen derin dokularda renk (pigment) hücrelerden oluşan bir kümenin neden olduğu doğum lekesinin ortak bir türüdür. Tüm Konjenital melanositik nevüsü olan çocukların % 2-5 inde melanom denen bir cilt kanserine (malign) , dönüşme riski vardır. Bu risk, dev (20cm den daha büyük) konjenital melanositik nevüsü olan çocuklarda daha yüksektir. Baş veya omurga üzerinde büyük benler nadiren sinir sistemi sorunları ilişkili olabilir.