CİLT KANSERLERİ ve BENLER
Cilt Kanserleri
Cilt
kanseri anormal deri
hücrelerinin kontrolsüz büyümesidir.
Cilt hücrelerinde ultraviyole radyasyonun neden olduğu
tamir edilemeyen DNA
hasarı, kötü huylu tümörler oluşturmak üzere
cilt hücrelerinde genetik bozukluk ve mutasyonların oluşumunu tetikler.
En sık görülen kanser tipidir. Her yıl
yalnızca ABD de iki milyondan fazla kişi cilt kanserine
yakalanmaktadır. 65 yaşına kadar amerikalıların yaklaşık
yarısında cilt kanseri ortaya çıkar. Tek neden olmasa
da en önemli etken güneş ışığıdır. Mümkün olduğunca giysilerle ve
güneş koruyucularla ve 10-16 saatleri arasında güneşe çıkmayarak
korunmalıyız. Özellikle çocuklarda güneşe bağlı gelişen yanıklar ileride
deri
kanserine zemin hazırlayabilir. Güneş dışında kronik yaralar,
deri tüberkülozu, dolaşım bozuklukları, yara izleri, kanserojen
maddeler, sigara, bozuk diş protezleri, kseroderma pigmentozum
gibi bazı kalıtsal hastalıklar cilt kanserlerine zemin
hazırlayabilir. Cilt Kanserinin her geçen yıl meme, prostat,
akciğer ve kolon birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Amerika
birleşik devletlerinde 800 bin melanomlu hastaya
karşın, yaklaşık 13 milyon kadar melanoma dışındaki cilt
kanserine ( Bazal Hücreli Epitelioma veya Yassı Hücreli Kanser)
yakalanmış insan yaşamaktadır.
Bazal Hücreli Epitelioma (BHE):
Epidermisteki bazal hücrelerden kaynaklanır. En sık görülen cilt
kanseridir. Tam olarak kanser özellikleri göstermediği için bazı
doktorlarca kanser olarak adlandırılmamaktadır. % 85 baş boyun
bölgesinde görülür. Derinin kıllı bölgelerini tutar. Daha
sıklıkla açık tenli kişilerde görülür. Bu kanser; en iyi huylu
olan cilt kanseri tipidir. Deride önce nodul (sertlik) sonra
küçük bir krater ve etrafında kabarıklık şeklinde başlar. Rengi
normal deri renginden kahverengi ve siyaha kadar değişik
şekillerde olabilir, fakat genellikle inci benzeri saydam bir
yapıdadır. Bazen geçmiş yara izlerine benzer bir şekilde
gelişebilir. Genellikle seneler sürebilen yavaş bir gelişim
gösterir. En sık baş boyun ve ellerde görülür.
Yassı Hücreli
Epitelioma (YHE):
Derinin yassı hücrelerinden kaynaklanır açık tenli kişilerde en
sık görülen ikinci cilt kanseri türüdür. Genellikle güneş gören
bölgelerde, bowen tümörü veya solar (aktinik) keratoz gibi öncü
lezyonlardan gelişir. Skuamöz (yassı ) hücreli kanser,
deride bir kabarıklık ya da ince kabuklu bir kızarıklık şeklinde
başlar. Yumru şeklinde üzeri keratotik kabuklu yada noduler
olabilir. Genişlemiş ince damarlar görülebilir. Aylar
içinde çevresine ve diğer organlara yayılabilir. Klinik olarak
BHE ye göre daha kötü huylu olsa da zamanında teşhis konduğunda
tamamen tedavi edilebilir.
Melanoma dışı her iki cilt kanserlerinde tedavi
cerrahi ve gerekirse radyoterapi ile yapılır.Tedavide başarı oranı
yüksektir.
Solar(Aktinik) Keratoz:Güneşte çok
fazla kalanlarda güneş gören bölgelerde oluşan bir lezyondur.
Yassı hücreli kansere zemin hazırlaması açısından önemlidir.YHE
lerin %65'i , BHE lerin % 36 sı aktinik keratoz zemininden gelişir.
Kriyoterapi en iyi tedavi şeklidir.
Malign Melanom (MM):
"Malign melanom" en tehlikeli kanser türüdür. Bu hastalığın
erken tanısı hayati önem taşımaktadır. Deri kanserine bağlı
ölümlerin dörtte üçünden sorumludur.
Beyaz tenli kişilerde sıklığı her 10 yılda iki katına çıkmaktadır.
Ekvator bölgesinde daha sıktır. Ergenlik öncesi nadirdir. Melanoma ileri
yaşlarda ortaya çıksa dahi, çocuklukta güneş yanığı olan bir kişinin
melanomaya yakalanma riski, iki kat fazladır. Güneş yanıklarının
oluşmasını önlemek özellikle çocukluk döneminde çok önemlidir. Yanlızca
yazın tatilde güneşlenen bunun dışında güneşe çıkmayan kişiler gibi
özellikle aralıklı güneş ışığı alanlar daha çok risk altındadır.
Güneşin etkili olduğu düşünülmekle birlikte
güneş görmeyen yerlerde de görülmesi nedeni ile
durum biraz tartışmalıdır. Melanomun kalıtsal özelliği de vardır. Uzak
doğulularda yada esmer kişilerde de özellikle avuç içi, ayak tabanı,
tırnak yatağı ve ağızda melanoma gelişebilir. Kadınlarda daha sıktır.
Çoğunda siyah, mavi, kahverengi ve pembe gibi pek çok renk
vardır.
MM'nın pigment içermeyen, açık renkli
"amelanotik" tipleri de mevcuttur.
Sınırları düzensiz, böbrek şeklinde çıkıntılar ve
çentikler vardır. Malign hücreler önce yatay büyür ve üst deridedir
ancak kısa sürede derinlere inerek yayılırlar. Hızla geliştiği için tüm
vücuda yayılır ve sıklıkla öldürücüdür. Bir ben üzerinde veya normal
derinin üzerinde siyah ya da koyu bir lekelenme şeklinde gelişebilir.
Bu nedenle benlerimizde olan değişimleri izlemek önemlidir.
Simetrik olmaması, sınırlarındaki düzensizlik veya çeşitli
renkler içeren displastik benler melanoma için tehlikeli olabilir.
Ciltteki pullanma, kanama, kaşıntı gibi şikayetler diğer bir belirti
olabilir.
En ciddi deri kanseri formu
olan melanoma , ölüme neden olan kanserlerin % 75 den fazlasını
oluşturuyorsa onun nedenleri ve karekteristikleri hakkındaki
gerçekleri bilmek hayatınızı kurtarabilir. Dermatoloji
uzmanları melanoma hakkında bazı genel inançlardan kurtulmayı
umut ederek risk faktörleri nin daha çok kişi tarafından
anlaşılacağını ve tanısal kalıplara uymayan melonamlara karşı
daha uyanık olunulacağını düşünüyorlar.
Melanoma riskleri ve nedenleri hakkında tamamen doğru olmayan bazı genel bilgiler nedeni ile kendisinde gelişen bir melanoma farkedilmeyebilir.
Melanoma riskleri ve nedenleri hakkında tamamen doğru olmayan bazı genel bilgiler nedeni ile kendisinde gelişen bir melanoma farkedilmeyebilir.
İnanç: Tüm melanomalar ABCD kuralını izler.
Gerçek: ABCD kuralı erken melanoma tanısı için bundan 20 yıl önce geliştirildiğinde bu pratisyen doktorun kanser potansiyeli olan lezyonları bening pigmentli benlerden ayırt edebilmesine yardımcı olabilmeyi amaçlanıyordu.
ABCD ingilizce bir kısaltmadır
Asimetri (bir yarısının
diğer yarısından farklı olması), Border düzensizliği
(melanomada kenarlar düzensiz girintili çıkıntılıdır),
Color
(Renk: melanoma da sıklıkla birkaç renk birden vardır.) ve
Diameter
(Boyut: Çoğunlukla melanomalar tanı konduğunda 6 mm den
büyüktür.ama daha küçük de olabilir).
Bununla birlikte her kural gibi bununda istisnaları mevcuttur. Yapılan pek çok çalışmada görülmüştür ki tüm melanomalar ABCD kuralını takip etmez. Mayıs 2003 de yayınlanan bir çalışmada ( Journal of the American Academy of Dermatology ) nodular melanoma olarak bilinen lezyonlar incelenmiş ve ABCD kuralına uymadığı görülmüştür. Noduler melanomalar simetrik kabarık uniform pigment içermeyen lezyonlardır.
" Bu çalışma nodular melanomalarda renk değişikliği olmadığını göstermiştir. Çalışmaya katılan nodular melanomalı hastaların %71 ‘i belirgin bir renk değişikliği olmadığını belirtirken % 57 si daha geleneksel yüzeyel yayılan melanoma olarak sınıflananlar lezyonlarında renk değikliğinden bahsetmiştir. Bu tek örnekden anlaşıldığı gibi nodular melanomalı hastalarda ABCD kriterlerinden çok kanama ve giysilere takılma gibi doğasında bir değişiklik hissedilmesi daha önemli olabilir."
Başka bir çalışma 8 Aralık 2004, Journal of the `American Medical Association`da yayınlanan bir çalışmada tüm melanomaların ABCD kuralını izlemediği belirtilirken veriler bize 6mm den küçük ve yayılma eğilimde olan bazı melanomalar olduğunu göstermiştir
Bununla birlikte her kural gibi bununda istisnaları mevcuttur. Yapılan pek çok çalışmada görülmüştür ki tüm melanomalar ABCD kuralını takip etmez. Mayıs 2003 de yayınlanan bir çalışmada ( Journal of the American Academy of Dermatology ) nodular melanoma olarak bilinen lezyonlar incelenmiş ve ABCD kuralına uymadığı görülmüştür. Noduler melanomalar simetrik kabarık uniform pigment içermeyen lezyonlardır.
" Bu çalışma nodular melanomalarda renk değişikliği olmadığını göstermiştir. Çalışmaya katılan nodular melanomalı hastaların %71 ‘i belirgin bir renk değişikliği olmadığını belirtirken % 57 si daha geleneksel yüzeyel yayılan melanoma olarak sınıflananlar lezyonlarında renk değikliğinden bahsetmiştir. Bu tek örnekden anlaşıldığı gibi nodular melanomalı hastalarda ABCD kriterlerinden çok kanama ve giysilere takılma gibi doğasında bir değişiklik hissedilmesi daha önemli olabilir."
Başka bir çalışma 8 Aralık 2004, Journal of the `American Medical Association`da yayınlanan bir çalışmada tüm melanomaların ABCD kuralını izlemediği belirtilirken veriler bize 6mm den küçük ve yayılma eğilimde olan bazı melanomalar olduğunu göstermiştir
Otomatik Tanı Yöntemleri
Deri
üzerindeki pigmente lezyonları değerlendirmek için görüntü
analizi yapan DB-Mips gibi bilgisayar programları
kullanılabilmektedir. Ancak bunlar şu an için uzman bir
dermatologdan daha başarılı değildir.
Özel cihazlarla farklı dalga boyu ışık kullanılarak
(multispektral) SIAscope
ve Melafind gibi, cildin melanin hemoglobin ve
kollagen yapısı hakkında hem doktora bazı veriler sunan hem de
bunları bilgisayarda melanom tanısı için değerlendiren cihazlar
mevcuttur
İnanç:
Üzerinde kıl olan benler kansere dönüşmez.
Gerçek: Üzerinde kıl olan melanotik veya pigmentli benler çok büyük olasılıkla benign olmasına karşın, yapilan bir çalışmada ( Mart 2007 JAAD) üzerinde kıl yada kıllar olan pigmentli üç vakada lezyonun invasive melanoma olduğu kanıtlanmıştır
"Bu inanç ilk oluştuğu yıllarda gelişen melanoma lezyonunda kılların tümör tarafından yok edilmesine dayanılarak oluşmuştu ancak günümüzde eskiye göre çok daha erken dönemde teşhis edilmektedir
Gerçek: Üzerinde kıl olan melanotik veya pigmentli benler çok büyük olasılıkla benign olmasına karşın, yapilan bir çalışmada ( Mart 2007 JAAD) üzerinde kıl yada kıllar olan pigmentli üç vakada lezyonun invasive melanoma olduğu kanıtlanmıştır
"Bu inanç ilk oluştuğu yıllarda gelişen melanoma lezyonunda kılların tümör tarafından yok edilmesine dayanılarak oluşmuştu ancak günümüzde eskiye göre çok daha erken dönemde teşhis edilmektedir
İnanç:
Koyu tenli kişilerde kanser olmaz.
Gerçek: Beyaz kafkas ırkı diğer ırklara göre melanoma tanısına 10 kez daha yatkındır , çalışmalar göstermiştir ki Afrika kökenli amerikalıların daha çok vücudunun güneş görmeyen bölgelerinde tırnaklarında avuç içlerinde ağız içinde burun içinde, genital bölgelerde ve ayaklarda görülmektedir. Bir çalışmada beyaz kafkas ırkı olan hastaların %90’ında melanoma güneş gören bölgelerde oluşurken , afrika kökenli –amerikalı hastalarda bu bölgelerde yanlızca % 33 oranında görülmüştür
Gerçek: Beyaz kafkas ırkı diğer ırklara göre melanoma tanısına 10 kez daha yatkındır , çalışmalar göstermiştir ki Afrika kökenli amerikalıların daha çok vücudunun güneş görmeyen bölgelerinde tırnaklarında avuç içlerinde ağız içinde burun içinde, genital bölgelerde ve ayaklarda görülmektedir. Bir çalışmada beyaz kafkas ırkı olan hastaların %90’ında melanoma güneş gören bölgelerde oluşurken , afrika kökenli –amerikalı hastalarda bu bölgelerde yanlızca % 33 oranında görülmüştür
Güneş
görmeyen bölgelerde gelişen melanomalar ABCD kuralını
izlemezler ve saptanmaları farkedilmeleri güçtür.
Bu nedenle çok
daha tehlikelidir.
Teşhis konduğunda çoğunlukla diğer organlara
yayılmıştır. (Ocak 2004 JAAD)
Malign Melanom Tedavisi:
Cerrahi uygulama sonrasında melanomanın geleneksel tedavisi olan
kemoterapötik ilaç dakarbazin ile genellikle ortalama yanlızca
6-8 aylık bir sağ kalım sağlanabiliyor.
5 Haziran 2011 tarihinde Chicago'da
Amerikan Klinik Onkoloji Derneği'nin yıllık toplantısında
Melanom tedavisinde iki yeni gelişme açıklandı.
Araştırmacılar iki yeni ilacın metastatik melanom hastalarının
sağ kalım oranını belirgin olarak arttırabileceğini gösterdiler.
New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezinde Dr Paul
Chapmanın yönettiği ilk çalışmada , araştırmacılar tarafından
daha önce tedavi edilmemiş, metastatik melanomu olan 675 hastada
dakarbazin ile vemurafenibi karşılaştıran klinik bir çalışma
yapılmıştır. Altı ay sonunda, genel sağkalım oranı % 84 olan
vemurafenib grubu, sağ kalım oranı % 64 olan dakarbazin grubu
ile karşılaştırıldı. Ayrıca, vemurafenib, dakarbazin ile
karşılaştırıldığında, ölüm riskinde %63 ve hastalık ilerleme
veya ölüm riskinde birlikte % 74 göreceli bir azalma ile de
ilişkili bulundu. Sonuçlar o kadar dikkat çekici idi ki,
bağımsız bir veri ve emniyet izleme kurulu çalışmayı erken
durdurarak çalışmada dakarbazin alan katılımcılar için de
vemurafenib sağlanmasını tavsiye etti . Vemurafenib
(Zelboraf)'ın BRAF mutasyon testi pozitif olan metastatik
melanoma hastalarında kullanımı "U.S. Food and Drug
Administration" tarafından 20 Ağustos 2011 de kabul edildi.
(BRAF proteini melanom hastalarının yaklaşık yarısında
pozitifdir.)
New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezinden Dr Jedd Wolchok tarafından yönetilen ikinci çalışmada, araştırmacılar tarafından daha önce tedavi edilmemiş metastatik melanom hastalarında "ipilimumab" artı "dakarbazin" ile klinik bir çalışma yapılmıştır.502 hastada yapılan çalışmada Ipilimumab artı dakarbazin alan grupta, dakarbazin artı plasebo alan gruba göre anlamlı oranda daha büyük bir sağkalım vardı.( 11.2 ay vs 9,1 ay)
Bunlar, 30 yıldan fazla bir süre içinde gelişmenin görülmediği melanom kanser tedavisi alanında çok önemli ve heyecan verici gelişmelerdir. Ipilimumab zaten, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) onayını almıştı, vemurafenib için ise onay 20 Ağustosda çıktı. Vemurafenib ve Ipilimumab'ı üreten ilaç firmaları sırasıyla Roche ve Bristol-Myers Squibb, metastatik melanoma tedavisinde her iki ilacın birlikte kullanılmasının faydaları değerlendirmek için ortak bir çalışma yapacaklarını açıkladılar . Bu hem melanom hastaları hem de kanser araştırmacıları için gerçekten heyecan verici bir dönem olacak gibi.
New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezinden Dr Jedd Wolchok tarafından yönetilen ikinci çalışmada, araştırmacılar tarafından daha önce tedavi edilmemiş metastatik melanom hastalarında "ipilimumab" artı "dakarbazin" ile klinik bir çalışma yapılmıştır.502 hastada yapılan çalışmada Ipilimumab artı dakarbazin alan grupta, dakarbazin artı plasebo alan gruba göre anlamlı oranda daha büyük bir sağkalım vardı.( 11.2 ay vs 9,1 ay)
Bunlar, 30 yıldan fazla bir süre içinde gelişmenin görülmediği melanom kanser tedavisi alanında çok önemli ve heyecan verici gelişmelerdir. Ipilimumab zaten, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) onayını almıştı, vemurafenib için ise onay 20 Ağustosda çıktı. Vemurafenib ve Ipilimumab'ı üreten ilaç firmaları sırasıyla Roche ve Bristol-Myers Squibb, metastatik melanoma tedavisinde her iki ilacın birlikte kullanılmasının faydaları değerlendirmek için ortak bir çalışma yapacaklarını açıkladılar . Bu hem melanom hastaları hem de kanser araştırmacıları için gerçekten heyecan verici bir dönem olacak gibi.
Ben Muayenesi:
Halk arasında derideki pek çok oluşuma ''ben'' adı
verildiği halde bizim için önemli olan benler, renk hücrelerinin
(Melanosit) biraraya gelerek oluşturduğu açık kahverenginden -
gri veya siyaha kadar değişebilen renkteki oluşumlardır. Bazen,
deri düzeyinde kabarık olabilirler. Bu benleri önemli kılan deri
üzerinde görülen kanserlerin en habisi olan ''Malin
Melanoma'' adlı kansere dönüşebilmesidir.
Bu benlerin bir kısmı
doğumsal
iken, bir kısmı da sonradan ortaya çıkabilir. Halk arasında
doğumsal olanların emniyetli olduğuna dair bir inanç varsa da bu
tamamen yanlıştır. Aynı tehlike doğumsal olanlarda da vardır,
hatta biraz daha fazladır.
Doğumsal olanların bir kısmı büyük boyutlarda ve kabartılıdır (Dev nevus). Bunlarda kanserleşme oranı daha fazladır ve çok dikkatle izlenmelidir. Çarpma, vurma, kesme ve benzeri zedelenmeler, her türlü benign kanserleşme olasılığını artırır.
Doğumsal olanların bir kısmı büyük boyutlarda ve kabartılıdır (Dev nevus). Bunlarda kanserleşme oranı daha fazladır ve çok dikkatle izlenmelidir. Çarpma, vurma, kesme ve benzeri zedelenmeler, her türlü benign kanserleşme olasılığını artırır.
Sonradan oluşan benlerin, gelişiminde
kalıtsal zeminin yanı sıra en önemli etken
güneş ışığıdır. Özellikle kısa sürede alınan yüksek doz
güneş ışını ve oluşan güneş yanıkları ben artışını hızlandırdığı
gibi, kanserleşme olasılığını da artırır. Her bir güneş yanığı
tehlikeyi daha çok arttırır ve özellikle çocukluk yaşlarındaki
güneş yanıkları daha tehlikelidir.
Bu nedenle benlerin artış ve kansere dönüşünü
engellemek için güneşten iyi korunmak gerekir. Genellikle
0.5 cm'nin üzerindeki benlerde tehlikenin olduğu ve boyut
büyüdükçe tehlikenin arttığı kabul edilir. Benlerin bir "Deri
Hastalıkları Uzmanı" tarafından görülüp değerlendirilmesi
gerekir. Varolan benler üzerindeki hızlı
değişiklikler, olumsuz bir değişimin habercisi olabilir.
Özellikle 1-2 ay içerisinde olan hızlı değişiklikler önemlidir.
Hızlı büyüme, hızlı renk değişiklikleri ve hızlı şekil
değişiklikleri ciddi uyarıcı belirtilerdir. Ayrıca benin
üzerinde bir kanama, şişme, kızarma,
şiddetli kaşıntı da uyarıcı belirtilerdir. Bu tip
değişiklikler görüldüğünde hiç vakit geçirmeden bir Deri
hastalıkları
uzmanına
muayene olmak gerekir.
Şüpheli olan ben, hemen cerrahi olarak çıkarılıp
tetkik edilmelidir. Halk arasında çok yanlış bir şekilde
yerleşmiş olan bir kanıya göre benlerin aldırılmasının tehlikeli
olduğu düşünülür. Tamamen yanlış bir düşünce olup, çıkarılan
benin kişi için hiçbir tehlikesi olamaz. Aksine, melanomların
erken yakalanması kişinin hayatını kurtarabilir.
Benler kliniklerde uzman doktor
tarafından öncelikle
çıplak gözle daha sonra dermatoskop
adı verilen cihazlarla değerlendirilmektedir. Şüpheli görülen
benler takibe alınmakta veya cerrahi olarak çıkarılarak
patolojik incelemesi yapılmaktadır. Şüpheli bir benin lazerle
veya kriyoterapi ile yok edilmesi patolojik inceleme şansını
ortadan kaldırdığı için tercih edilmemektedir.
Sitedeki bilgileri olduğu gibi çalmışsınız yuh artık
YanıtlaSil