Yenidoğanlarda Sık Görülen Cilt Hastalıkları
Doğum sonrası yaşamın ilk dört haftası "yenidoğan dönemi" olarak adlandırılır. Bu dönemde deri problemleri sık görülür. Çoğunluğu benign ve geçici durumlardır. Ancak nadiren ciddi enfeksiyonlar, genetik hastalık ve tümörler de görülebilir.
Renk Değişiklikleri
Yeni doğan bebeğin cildi morumsu kırmızı renktedir. Kol ve bacaklarda daha belirgindir. Bebeğin ağlaması ve ısı kaybına bağlı üşümesiyle dudaklar, el ve ayaklarda akrosiyanoz (uç bölgelerde morarma) olabilir ancak ağlama bittiğinde ve bebek ısıtıldığında rengi normale döner pembeleşir. Bebeklerde normal olarak değerlendirilen bu akrosiyanoz, gerçek siyanozun aksine hızlı bir şekilde düzelir. Yenidoğanda cilt rengindeki geçici kırmızılık normaldir.
Bebeğin yatış pozisyonuna göre vücudun altta kalan kısım daha kırmızı, üst kısmı daha açık renk görünür. Palyaço giysisi anlamına gelen bu "Harlequin" renk değişikliği prematür bebeklerde daha sık görülür.
Düşük sıcaklıklarda bebek cildi mermer gibi dalgalı görülebilir, buna "Kutis marmorata" denir. Bebek ısıtıldığında kaybolur. “Kutis Marmorata Telenjiektatika” ise farklı bir durumdur ve bebek ısıtıldığında tablo düzelmez. Genital bölge cildinde renk koyulaşması asya kökenli bebeklerde daha sık görülür. Genital bölge ile birlikte meme başı çevresinde de koyulaşma varsa doğumsal böbrek üstübezi problemi olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Bronz bebek sendromunda, sarılık için ışık tedavisi gören bebeklerde ışık tedavisinden 1-7 gün sonra ciltte, kan ve idrarda gri-kahverengi renk değişikliği görülür. Işık tedavisi bittikten sonra birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir.
Karbon bebek sendromu nadir bir renk değişikliği durumudur giderek artan bir koyulaşma vardır ve tüm vücudu kaplar.
Deskuamasyon (deride pullanma): Normal bir durumdur. Doğumdan 2-3 gün sonra başlar ve birkaç hafta sürer. Ancak çok şiddetli deskuamasyon varsa, postmatürite (gecikmiş doğum), intrauterin anoksi (oksijen yetmezliği) veya iktiyozis (genetik cilt kuruluğu), gibi hastalıklar akla gelmelidir.
Geçici Papülopüstüler Döküntüler:
Toksik eritem ve geçici püstüler melanozis, bakteriyel, mantar ve viral püstüllerle karışabilir. Kolayca yırtılabilen yüzeysel irin içeriği olmayan püstüller ile karakterizedir. Püstülden yapılan incelemede bakteri, mantar veya virus bulunmaması ve eozinofil hücrelerinin bulunması, enfeksiyonlardan ayırt edilmesini sağlar. %40-70 sıklıkta görüldüğü bildirilmektedir. Yaşamın 2-3 gününde, çoğunlukla term bebeklerde (2500 gr dan büyük) yaşamın ilk ayında en sık görülen püstüler döküntülerdir. Doğum sonrası cilt temizlenmesine bağlı bir tepki olarak değerlendirilmektedir. Sinek ısırığına benzer kızarık bir alan ortasında 1-2mm beyaz-sarımsı kabarıklık veya püstül şeklindedir. Sırtta ve gövdede sıktır, kol, bacak ve yüzü de tutabilir. Birkaç gün içinde düzelir. İnkontinensiya pigmenti, histiositozis ve Omenn sendromu ve immün yetmezlikler gibi hastalıklardan ayırt edilmesi gerekir. İnkontinensiya pigmentide lezyonlar çizgi şeklinde veya girdap şeklindedir, biyopsi gerekir.
Geçici püstüler melanozis daha çok siyah ırkta görülür ve geçtikten sonra koyu renkli lekeler bırakır. Eritema toksikum neonatarum gibi püstül çevresi kızarık değildir. Görülme sıklığı %1 dir.
Miliaria
Miliaria ekrin ter bezi kanalının tıkanması ve yırtılması sonucu ortaya çıkan bir grup döküntüdür. Genellikle, sıcağa bağlı yüz, saçlı deri ve gövde üzerinde görülmektedir. Yenidoğanlarda, iki biçimi vardır: Ter bezi kanalı yüzeye yakın tıkanırsa saydam 1-2mm lik veziküller (Miliaria kristallina), kanal daha derinde tıkanırsa kırmızı kabarıklıklar ve veziküller (Miliaria rubra) oluşur.
Bebeğin aşırı sarmamak ve sıcak stresini ortadan kaldırmak gereklidir. Veziküllerde bakteri mantar ve virus bulunmaması ile miliaria tanısı konulabilir. Bebeğin sıcak ortamdan uzaklaştırılması ılık banyolar tedavi için yeterlidir.
Milia
Yenidoğanların yaklaşık yarısında görülür. Sıklıkla yüz ve kafa derisi üzerinde meydana gelen ve genellikle ayrık küçük 1-2mm beyaz kabarıklıklardır. Sıklıkla burun, çene, alın ve yanakları tutar ancak her yerde oluşabilir, doğumda mevcut olabilir veya sonradan ortaya çıkabilir. Genellikle tedaviye gerek kalmadan birkaç hafta içinde düzelir, nadiren 2 ve 3.aylara da sarktığı görülebilir
Milia, kapalı kalmış keratinize stratum corneum içeren inklüzyon kistleridir. Nadiren epidermolizis bülloza ve oro-fasiyal-dijital sendromu (tip 1) gibi diğer bozukluklar ile ilişkili olabilir.
Benzer lezyonlar bazı bebeklerde ağız içinde de görülebilir. Sert damakta olduğunda, Epstein incileriolarak adlandırılır; diş etinde gelişirse, alveoler kist veya Bohn nodülleri ismini alır.
Emme Bülleri
Anne karnında parmak emme sonucu parmakların ve bileğin dış kısmı ve dudaklarda su toplaması ve erozyon olur, hızla iz bırakmadan iyileşirler. 240 canlı doğumda bir görülür. Keskin sınırlı morluklar gibi görünebilir veya veziküler (minik su toplamaları) olabilir. İki taraflı veya tek taraflı olabilir. Nadiren, önkolda gövdeye daha yakın olabilir. Bebeğin sağlıklı görünümü ve diğer bölgelerde lezyon olmaması nedeni ile benzer lezyonlar ile seyreden patolojik bozukluklar ayırt edilebilir.
Pişik (Çocuk Bezi Dermatiti)
Bir bebeğin hassas cildinin, idrar ve dışkıya maruz kalması bebek bezinin sürtünmesi, dar olması ya da çok uzun süre bağlı bırakılması ile birleştiğinde zaman pişik (irritan diaper dermatit) oluşur. İshalli bir hastalık geçirmek durumunu daha da kötüleştirebilir.
Katı gıda alımının başlaması sonucu dışkıdaki değişiklikler, bir tür irritan kontakt dermatite yol açabilir. Atopik bebeklerde alerjik deri belirtileri genellikle 3. aydan sonra görülür. Pişiğin kesin etiyolojisi çok açık değilse de, bez ortamındaki idrar, gaita ve nemin tahrişine bağlı olduğu düşünülür. Birçok bebekte Candida albicans denen mantar enfeksiyonu tabloya eklenebilir. Genellikle Candida enfeksiyonunda pişik bölgesinde kızarıklık vardır çevresindeki diğer lezyonlar ile birleşebilir.
Tedavide öncelikle,mantara karşı etkili harici bir ilaç kullanımını gerekir. Ağızdan nistatin, topikal tedaviye eklenebilir. Ancak bunun tedaviye hızlandırıcı bir etkisi genellikle olmaz. Bazen, ağır vakalarda, hafif harici bir steroid ilaç gerekebilir. Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken hastalıklar; sedef, kontak veya irritan dermatit, ve çinko eksikliği bulunmaktadır.
Yenidoğan Aknesi

Seboreik dermatit
Bebeklerde seboreik dermatit yağ bezleri açısından zengin deri bölgelerinde (örneğin, yüz, saçlı deri, üst gövde) yaygın bir bulaşıcı olmayan bir durumdur. Seboreik dermatit cilt hücrelerinin aşırı üretimi (dökülmeye yol açar) ve bazen inflamasyon (kızarıklık ve kaşıntı ) ile belirti verir. Kafa derisinin üzerinde hafif kepekten , pullu, kızarıklıklara kadar değişik şiddetlerde olabilir. Yağlı cilt bölgelerinde yaşayan normal deri mantarı “Pityrosporum ovale”nin bu hastalıkta bir rol oynadığı düşünülmektedir. Seboreik dermatit özellikle saçlı deri ve kıvrım bölgelerini etkiler. Yaşamın ilk 4 haftası en sık olduğu dönemdir, 6 aydan sonra azalır ancak 1 yaşına kadar çocuklarda görülebilir. Kafa derisinin tutulumu sık "konak" olarak adlandırılan, kafa derisi üzerinde yağlı, sarı pullanmalar ortaya çıkar. Diğer sık etkilenen alanlar alın , kaş , burun kenarları, ve kulakların dış kısımlarıdır. Bez bölgesi gibi cilt katlantıları tutulduğunda ayrıca Candida enfeksiyonu ve maserasyona da neden olabilir. Tedavide hafif bir ağaç katranı şampuanı, yulaf banyosu verilir Sabun kullanımı önerilmez. Bazen hafif bir harici steroid gerekebilir. Atopik dermatitten ayrıcı tanısı gereklidir. (Atopik dermatitde kaşıntı daha sıktır ve genellikle ilk 3 aydan sonra görülür)
Sefalohematom ve Kaput Süksadeneum
Uzun süren doğumlarda, travmaya bağlıdır. Anormal pozisyon ve doğum sırasında kullanılan cihazların travması sonucu oluşan kemik dokusualtında kan toplanmasına bağlıdır. İlk saatlerinde deri altında sınırlı şişlikler şeklinde görülürler. Sefalohematomlar orta hattı geçmezler tek kafatası kemiği ile sınırlıdır. Bazen kafatası kemik kırıkları üzerinde görülebilir. Kaput süksadeneum ise doğumdaki sıkışmaya bağlı gelişen venöz konjesyon ve lokalize ödemdir. Genellikle kendiliğinden gerilerler.
Doğum lekeleri
Doğum sonrası ciltte bir renk değişikliğinin olduğu alanlar doğum lekeleri olarak adlandırılır. Ancak, bazıları, doğumdan birkaç hafta sonra gelişebilir. bebeği eve götürdükten kısa bir süre sonra çocuğunuzun doğum lekesi gelişebilir. Lekelerin çoğunluğu bir alarm nedeni olmasa da, yine de altta yatan bir durumun işareti olmadığından emin olmak için doktorunuza danışmalısınız. Daha yaygın bazı lekelerin her birini diğerinden ayırmak için deneyim gereklidir.
Moğol lekesi veya Slate Gray Nevus

Salmon Patch

Cafe Au Lait Lekeleri (Sütlü kahve lekeleri)
Café au lait Lekeleri cildin geri kalanından daha koyu renkli (hiperpigmente) keskin sınırlı, düz yüzeylidir. Rengi açık veya koyu olabilir ancak, bu isim karakteristik olarak homojen yapıda ve "sütlü kahve" renginde olduğunu belirtir. Doğumda mevcut olabilir, ancak Café Au Lait Lekeleri genellikle ilk olarak erken çocukluk döneminde görülür. Tek veya birden çok olabilir ve kişi yaşlandıkça boyutu artar. Sütlü kahve lekeleri, nörofibromatozis gibi daha geniş çaplı bir hastalığın belirtisi olabilir. Nörofibromatozisde aynı zamanda koltuk altı ve kasık bölgesinde çillenme ve Nörofibroma denen sinirlere baskı yapabilen tümörler olabilir. Tek Sütlü kahve lekesi toplumun % 10-20 sinde mevcuttur. Lezyonlar koyu tenli kişilerde daha sık görülür ve bu kişiler beyaz tenlilerle karşılaştırıldığında, koyu bir "espresso" pigmentasyonu vardır.
Hemanjiyomlar

Port-Wine Stains
Port-wine yani şarap lekesi kılcal damar adı verilen küçük kan damarlarının bir bozukluğuna bağlı oluşan bir doğum lekesi türüdür. Açık pembe ile koyu kırmızı rengi arası değişmektedir. Port-wine lekeleri , somon yamaları gibi düz, pembe veya kırmızı lekeler olarak başlar; ancak bu lekeler salmon patch gibi yaşamın ilk yılında solmaz bebek ile birlikte büyür ve koyulaşırlar. Cerrahi olarak veya lazerlerle başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir.
Port-wine lekeleri bazen beyin ve gelişimini içeren diğer sendromlar ile ilişkili olabilir. Klippel-Trenaunay sendromunda toplardamar bozuklukları, port-wine lekeleri ve yumuşak dokuların aşırı büyümesi görülür. Ayrıca Klippel-Trenaunay sendromu olan kişilerde daha uzun bir kol veya bir bacak bulunabilir. Sendrom en sık bebeklik veya erken çocukluk döneminde teşhis edilir.
Konjenital Melanositik Nevüs (Doğumsal Ben)
Doğumda ya da kısa bir süre sonra görülen bir bendir. Konjenital melanositik nevüs, deride ve bazen derin dokularda renk (pigment) hücrelerden oluşan bir kümenin neden olduğu doğum lekesinin ortak bir türüdür. Tüm Konjenital melanositik nevüsü olan çocukların % 2-5 inde melanom denen bir cilt kanserine (malign) , dönüşme riski vardır. Bu risk, dev (20cm den daha büyük) konjenital melanositik nevüsü olan çocuklarda daha yüksektir. Baş veya omurga üzerinde büyük benler nadiren sinir sistemi sorunları ilişkili olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder