6 Kasım 2013 Çarşamba

Psoriasis (sedef hastalığı)

Psoriasis (sedef hastalığı) 


Psoriasis bulaşıcı ve mikrobik bir hastalık değildir.Vücudun bir yerinden diğer bölgeye de bulaşma olmaz. Sık görülen bir deri hastalığıdır. Toplumun yaklaşık % 1-3 ünde görülür. Birçok hastada 30-40 yaşlarında başlar. Kadınlarda erkeklerden daha erken yaşta başlama eğilimindedir.Ancak her yaşta görülebilir. Yanlızca ABD de 4.5 milyondan fazla insanda görülmektedir. Erkek ve kadında yaklaşık olarak eşit oranda görülür .Hastaların yaklaşık üçte birinin ailesinde en azından bir hasta daha olması, genetik bir bağlantı olabileceğini düşündürmektedir. Hastalık bazen şiddetlenirken, bazen bulgular azalır veya tamamen ortadan kalkabilir. Deriye yapılan travmalar, kesiler, yanık, böcek sokması hastalığın alevlenmesine sebep olabilir. Kanser tedavisinde kullanılan savunma sistemini baskılayan ilaçlar, romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlar, alkol ve sigara kullanımı, şişmanlık,  stres, genel durum bozuklukları, aşırı soğuk da alevlendirici etkenlerdir.Puberte ve menapozda pik yapması hormonal faktörlerin önemini göstermektedir.Güneş genellikle yararlıdır ancak küçük bir grup hastada yoğun güneş ışığı ile lezyonlar alevlenir ve bu hastalar yazın şikayetlerin arttığından yakınırlar. Havuç, domates, taze meyve ve beta-karoten alımıyla psoriasis arasında ters bir ilişki saptanmıştır. Lityum, Beta bloker ve Antimalaryal ilaç kullanımı ve sistemik ve bazı harici kortikosteroidlerin dozunun düşürülmesi psoriasisi alevlendirebilir.
farklı biçimlerde ortaya çıkabilen, tekrarlayıcı, kronik bir deri hastalığıdır. Tipik formlarında kızarık bir deri alanı üzeri sedef rengi pullarla kaplıdır. Derinin üst katmanı  epidermis aşırı derecede büyümekte, kalınlaşmaktadır. Psoriasisin nedenleri tamamen anlaşılmamıştır ama tıbbı araştırmacılar bunun immun sisitemle ilgili olduğunu düşünmektedir.Hepimizin vücudunda bulunan T hücreleri bizi bakteri ve virus saldırılarından korur. Ancak psoriasis hastalığında bizim T hücreleri kendi cilt hücrelerine saldırır. Vücut daha fazla deri hücresi üreterek buna cevap verir. hücrelerinin bu hızlı üretimi derinin normal yenilenme sürecini bozar.Normal deri hücreleri 21-28 günde olgunlaşarken psoriasisde hücreler 2-3 günde olgunlaşmaya başlar.Bu nedele eski deri dökülmeden yenileri oluşur. Ölü ve canlı hücreler gözle görülebilecek şekilde birkmeye başlar.Sonunda deride oluşan kırmızı yamalar gümüş renkli kabuklarla kaplanır. Deri kuru, kızarık, net bir sınırı vardır, pullar kazındığında  zemininde  küçük kanayan noktacıklar ortaya çıkar. Daha çok gövde, dirsek, diz , kafa derisinde,derinin kat yerlerinde yerleşmişlerdir.
Psoriasisin birçok tipi mevcuttur .

En sık görülen tipi olan P.vulgaris vakaların yaklaşık %80’ini oluşturur Bu tipde lezyonlar daha çok gövde, dirsek, diz , kafa derisinde,görülür
Flexural veya invers psoriasis derinin katlantı yerlerinde düz ama inflamasyon gösteren yamalar şeklindedir. Özellikle koltukaltı  göğüsaltı ve genital bölge çevresindedir. Terleme ve tahrişden etkilenir Mantar enfeksiyonlarına duyarlıdır.
Guttat psoriasis deride ufak kırmızı noktacıklar şeklindedir ve sıklıkla vücudun geniş alanlarını kaplar. Büyük olasılıkla streptokoksik boğaz enfeksiyonu ile birliktedir.Çocuklarda sık görülen bir formdur.

Püstuler psoriasis bakteri içermeyen yumrular şeklindedir. Bu püstüller kırmızı bir deri ile çevrelenmiştir. Bu bazen yalnızca ellerde ve ayaklarda görülebileceği gibi tüm vücutta yaygın yamalar şeklinde de olabilir.
Tırnak psoriasisi el ve ayak tırnaklarının görünümünü etkiler. Daha çok el tırnaklarında daha az bir kısmında ise ayak tırnaklarında toplu iğne başı büyüklüğünde çukurlaşmalar, çizgiler, tırnakta kalınlaşma, sararma görülmektedir. Tırnağın gevşemesi veya parçalanması veya tırnak altındaki derinin kalınlaşması görülebilir. Bu tip psoriasisde eklem tutulumu görülebilir. Eklem yerlerinde ağrı ve yanma olabilir.  
Eritrodermik psoriasisde deride yaygın bir kırmızılaşma ciddi kaşıntı ve hatırı sayılır bir ağrı ve rahatsızlık vardır. Bu psoriasis tipi ölümcül olabilir aşırı inflamasyon ve deri soyulması derinin ısı regülasyonunun ve derinin koruyucu bariyer özelliğinin kaybedilmesine neden olur.Psoriasisin çok ciddi bir formudur.
Tanı
Tanı genellikle derinin görünüşüne  göre konur Ancak bazen ayırıcı tanı için deriden biyopsi almak gerekebilir.Yapılan testler  daha çok diğer hastalıkların dışlanması içindir. Hastanın normal yaşamına dönmesini sağlayacak tedaviye biran önce başlanması önemlidir.
Tedavi
Klasik tıbbi tedavide öncelikle alevlenmeler engellenmeye çalışılır. Derisinin kuruması engellemek için nemlendirici bazı krem ve losyonlar kullanılabilir. Derideki bu kalın kabuğu etkili  salilisilik asit içeren bazı karışımlar,ağaç katranı, ayrıca D3 vitamini(calcipotriol) türevleri ve kortizonlu anthralinli pomatlar kullanılmaktadır.
Oral veya harici Retinoik asid tedavisi diğer bir seçenektir.Ultraviole ile tedavi de yararlı olabilmektedir.(PUVA veya darband UVB) Özellikle son  dönemde  dar band ultraviole ve excimer lazer tedavileri ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ayrıca methotrexat veya siklosporin bazı kanser ilaçları da özellikle eritrodermik veya eklemleri tutan formlar için kullanılabilmektedir. Tedaviler genellikle kombinasyonlar şeklinde uygulanmaktadır.
Biyolojik Ajanlar: Son dönemde, geleneksel tedaviden farklı olarak çok daha spesifik, psoriasisden sorumlu olan vücut T hücresi ve inflamatuar sitokinlerin aktivasyonunu engelleyen ve sorumlu T hücrelerini azaltan, savunma sistemini baskılayıcı olan biyolojik ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Mevcut uygulamalardan hastaların memnuniyetsizliği ve toksisite nedeniyle bu ihtiyaç doğmuştur. Bu biyolojik ilaçlar daha spesifik etkili olduğu için klasik ajanlardan daha az toksik etkileri vardır.Ülkemizde şu an için psoriasis tedavisinde kullanılan biyolojik ajanlar Efaluzimab (Raptiva), Etanersept(Enbrel) infliksimab(Remicade) Adalimumab'dır.(Humira) ve Ustekinumab (Stelara)
Yapılan bir çalışmaya göre dermatologların çoğu  geçen yıl içinde psoriasis tedavisinde özellikle orta düzey vakalarda biyolojik ilaçları daha fazla kullanmıştır.  "Etanersept" bu tür ilaçlar arasında en sık kullanılan olsa da, "adalimumab" nın payı da geçen yıl belirgin olarak artmıştır.Adalimumab (Humira), infliksimab ve etanercept'in ardından FDA tarafından onaylanmış bir TNF inhibitörüdür. Adalimumab üretiminde insan monoklonal antikoru kullanılmıştır.2008 yılında FDA adalimumab'ın Romatoid Artrit, Psoriatik Artrit, Anklozan Spondilit Crohn ve Sedef hastalığı ve juvenil idiopatik Artrit tedavisini onaylamıştır.
Biyolojik temelli tedavilerin ortaya çıkışı büyük ölçüde psoriasis tedavisini de geliştirmiştir. Son on yılda yanlızca sedef için bile pek çok biyolojik tedavi ortaya çıkmıştır. Daha önce alefasept ve efalizumab gibi ajanlar T-hücrelerinin aktivasyonunu ve göçünü bozarken daha sonra ortaya çıkan infliximab, etanercept, ve adalimumab gibi ajanlar TNF-α yı hedef almıştır. Son zamanlarda, Ustekinumab ve Briakinumab gibi yeni biyolojik ajanlar IL-12 ve IL-23 tarafından paylaşılan p40 altbirimini hedef almaktadır.
Ancak bu grup ilaçların savunma sistemini baskılayıcı ve tümör oluşturucu etkileri yönünden dikkatli ve kontrollü kullanılması gerekmektedir.
Her ne kadar biyolojik ilaçların kullanımı artsa da hala psoriasisde ensık reçetelenen ilaçlar topikal ajanlardır. Calcipotriene ve betametazon dipropionat karışımı ilaçlar çok sık reçetelenmekle birlikte, clobetasol propionate bazı durumlarda daha avantajlı olabilir. Oral ajan kullanımı hastalığın hastalığın şiddeti ile artsa da ağır psoriasisi olanların yanlızca üçte biri oral ilaç kullanmaktadır. Metotreksat ve acitretin psoriasis tedavisinde ensık reçetelenen oral ilaçlardır.Herbirinin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Oral ilaçlara benzer bir şekilde Fototerapinin psoriasis tedavisinde kullanımı hastalığın şiddeti ile artar.
Hastaya psoriasisin kronik bir hastalık olduğu tedavisinin yaşam boyu sürebileceği anlatılmalıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder